Cumartesi, Ekim 31, 2009

İsmail Köybaşı ile Umuda Yolculuk!

İsmail Köybaşı çok başarılı bir maç çıkardı. Abisi Üzülmez'i tamamen kulubeye göndereceği zamanlar da yakın. Takımını atağa çıkardı, çok şık bir gol attı ve maç boyu savunmada Yusuf abisine koltuk çıktı. Sol bek mevkii emin ellerde, yanında Sivok ve Ferrari'den savunmayı da öğrenince komplike bir futbolcu olacaktır.

Mustafa Hoca maç sonunda Federasyon'a sitem etti. Yerden göğe kadar haklıydı. Geçtiğimiz yıl da Kulubün Başkanı'nın yapması gereken işleri ve açıklamaları yapıyordu bu yıl da başladı. Çifte standart ve eyyam futbolun iliklerine işlemiş. O da biliyor... Şu açıklamayı yaptı:

- " Salı günü oynayacağımız maç sadece Beşiktaş`ın maçı değil tüm Türkiye`nin maçı. Biz tüm bu yapılanlara karşı o maçı kazanacağız."

İnşallah !

Ama maç boyu organize atak yazıyla 'bir'. İLeri üçlü tam bir felaket. Ernst atağa kalkarsa takım atağa kalkıyor, Ernst'e kadar herşey tamam ama Ernst'den sonra takım sahada yok sanki. Nobre tam bir karadelik gibi tüm topları emdi. Tello ve Yusuf maç çıkışında pişpirik oynamaya giderler artık. Şu takımda Ernst'in oynadığını, Fink'in oynadığını bir kaç topçu daha oynasın, takımın ritmi değişir.

Sahada Aydın Karabulut'u renkli formasının içinde görünce de içim sızladı...

Cuma, Ekim 30, 2009

Sevgili Fenerliler!!!


Sizin hafızanız zayıftır biraz. Balık hafızanız ile ünlüsünüzdür. Size biraz geçmişten haberler verelim dedik...

Bugünler Türkiye'nin en büyük gazetelerinde yazan bir skor-yanlı yazan bir eski oyuncunuz. Çıkarlarınızın ve de 3 kuruşluk menfaatlerinizin yılmaz savunucusu.
Abuk sabuk yazıları, kıt türkçesi ile sizleri gazlayıp duruyor.

Bu şahsına münhasır mübarek fenevli bayraktarınızın fotografını buraya taşımayı uygun bulduk!

Bir nevi hatırlatma diyin. Kimlerin peşinde koştuğunuzun farkına varın istedik:)))

Perşembe, Ekim 29, 2009

Siz Unuttunuz Biz Unutmadık




Unutmadık unutturmayacağız diyoruz. Siz renki basının paralı maşaların hareketlerini hiç bir zaman unutmuyoruz. Her hafta, her gün her saat bizlere malzemeler veriyorsunuz sağolun varolun.

Sizin yüzünüzden, en büyük keyfim olan tatil sabahları gazete okumak keyfimiz kalmadı. Çünkü ikiyüzlüsünüz, yalancısınız ve de maşasınız...

Geçen haftaki derbi maçta Keita'ya plastik şu şişesi atıldı ve o günden beri ortalığı birbirine katıyorsunuz. Mazallah kör olsaymış. Allah korusun tabiki, hiçbir kimsenin böyle olaylardan dolayı, saçının telinin zarar görmesini istemem. Sonuçta adem oglu havva kızıyız hepimiz. Bu adamlar da özelinde; ekmek parası peşindeler. Allah korumuş Keita'yı birşey olmamış çok şükür...

Ulan soysuzlar; peki Beşiktaşlı Tello işgal kuvvetimi? Ananıza bacınıza tecavüz mü etti? Bayraklara mı saldırdı?? Geçen sene adama baca kapağı atıldı tribünden. Adamın boğazına isabet etse öldürecek. O zaman nerdeydeniz ulan paralı uşaklar!!! Keita için humanist oluyorsunuz da Tello icin niye aymazsınız??!!

Yoksa forma rengimiz siyah-beyaz olduğu için mi??

Dağılın ulan reziller sizi...

Çarşamba, Ekim 28, 2009

Cumhuriyet Bayramı





Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir. Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, “Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır” demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.

Polis gelecek, asıl suçluları bırakıp, suçlu diye onu yakalayacaktır. Genç, “Polis henüz devrim ve cumhuriyetin polisi değildir” diye düşünecek, ama hiç bir zaman yalvarmayacaktır. Mahkeme onu yargılayacaktır. Yine düşünecek, “demek adalet örgütünü de düzeltmek, yönetim biçimine göre düzenlemek gerek”

Onu hapse atacaklar. Yasal yollarla karşı çıkışlarda bulunmakla birlikte bana, başbakana ve meclise telgraflar yağdırıp, haksız ve suçsuz olduğu için salıverilmesine çalışılmasını, kayrılmasını istemeyecek. Diyecek ki, “ben inanç ve kanaatimin gereğini yaptım. Araya girişimde ve eylemimde haklıyım. Eğer buraya haksız olarak gelmişsem, bu haksızlığı ortaya koyan neden ve etkenleri düzeltmek de benim görevimdir.”

İşte benim anladığım Türk Genci ve Türk Gençliği


Mustafa Kemal Atatürk

Nefes





Muhtemelen, bugün Vietnam'a gitsem Saylon'da çok rahat yolumu bulurum. Ormanda yaşarım, nereye nasıl gidilir hepsini bilirim...

Ya da güneşli bir sabahta Normandiya'ya cıksam sahilden Paris'e en kısa yolda ilerlerim. Vietnam'daki ya da 2. dünya savaşındaki tüm üst komuta seviyesini sayarım rahat rahat...

Ama mesela, 30 bin kişiyi aşkın insanımızın öldüğü coğrafyayı bilmeyiz. Orada o insanlarımız neler yaşadı ve yaşamaya devam ediyorlar bilmiyoruz. Mesela Van'dan Hakkari'ye nasıl gidilir hiçbir bilgim yok.

30 bin eve ateş düşüren bir olay hakkında maalesef bu ülkede yeterince üretimimiz yok. Sadece son yıllarda emekli subaylarımızın yazdığı kitaplar var.

Ama lafa gelince bizden iyisi yok. Oysaki soz ucar yazı kalır. Filmi çeken ve de senaryonun ham halini hazırlayan kişilere sonsuz teşekkürler. Ellerine kollarına sağlık.

Filmi ben pek bir beğendim. Sinemasal açıdan, oyuncular, senaryo, görüntü kalitesi. Bir sürü abuk sabuk filmden cok daha fazla saygıyı hakediyor. Ama en önemli sevme sebebim; ellerini taşın altına sokup bu kadar önemli bir konuda yatırım yapmışlar.

Kişisel olarak da, bu vatanın 30 kupon karşılığında alınmadığını hepimize hatırlatması açısından bence çok önemli. Ve de filmdeki sahnelerin bir çoğunda askerlik yapanların içleri cız ediyor. Evet ya; asker ocağı böyle diye hatırladık yıllar öncesine gittik...

İlgilenen kişiler icin filmin orijinal web sitesi:
http://www.nefesfilm.com/

Bir kar yağar ince ince...

Salı, Ekim 27, 2009

Allah şaşırtmasın...


Haaşaaa!!!! Yüce Rabbim yoldan çıkartmasın.

Nasıl bir tiyatro bu?

Gerçi ben de artık Alex'in yüce bir futbolcu olduğunu düşünüyorum ama adamı izlediğimden filan değil. Sadece 2004-2006 arasında "Mert Odun Márcio Kütük Ferreira Kifayetsiz Perreira Nobre"ye attırdığı 55 gol (hepsini attırmadıysa da eli çok değmiştir mutlaka) istatistiğini biliyorum ve aynı şahsın şu sıralar formamız altındaki performansını izliyorum. Ama gene de secde etmek filan çok ters, eğlencelik bir tarafı da yok.

Nerden nereye geldim, gene konu Nobre oldu, ne bitmez çile bu?

Pazartesi, Ekim 26, 2009

Adaletin Terazisi

Merakla bekliyoruz Türkiye Futbol Federasyonunun kararlarını galaksi derbisinden sonra. Bakalım yine dağlar fare mi doğuracak??!!

Maçtan önce futbolcular küfürle yumrukla birbirlerine giriyorlar. Ben hayatımda ilk defa böyle birşey gördüm duydum. Maçtan sonra olsa anlarım biraderim. Maç içerisinde kızarsın, öfkeden kudurursun düdük çaldığı anda dalarsın tekme tokat.

Yahu daha maç başlamamış birader. Aranızda kız meselesi mi var yoksa toprak meselesi mi?!?! Bir tarafta şirinlik sembolü Arda(!!!) daha Türkiye'de yediği kebaplar Halic'e karışmamış Baroni...

Şaka gibi vallahi. Diğer tarafta da hakemin kafasını patlatıyorsunuz ulen? Verin bakalım 3000 liralık 5000 liralık göstermelik cezaları. Tıpkı diğer olaylarda olduğu gibi. Ulan azıcık dürüst olun yahu. Oturduğunuz koltukların taşıdığınız sıfatların hakkını verin.

Unutmayın bir toplum adalete olan güvenini kaybederse o toplum da kendi adaletini bulmaya çalışır ve yeraltına kaçar...

Bu Keita Başka!

Barcelona - Zaragoza maçında Keita 3 gol 1 asist ile oynadı. İbra 2 tane yazdı, Messi de süper aşırttı.

Alkışlarla İkinci



İzmir Fen lisesindeyim...
Sezon sonu yaklaşmış hatta son hafta...
Kartalım yine şampiyonluk yolunda. Tık nefesiz şaibe ile. 4. kez şampiyonluğa gidiyor takım. Efsane kadronun son seneleri artık...

İçeri de Gençler ile oynayacağız. Rakip ise Ankaragücü ile Ankarada maç yapıyor. Sınıfta 2 tane beşiktaşlı var. Kalanı ise ya Fenerli ya da şaibeli her ortamda olduğu gibi. 2 kişi bütün sınıfa kafa tutuyoruz. Olum diyoruz, inönüde 40 bin beşiktaşlı onunde biz tur atarız. GS ise deplasnmanda hayatta averaj yapamaz bizi geçemez...

Maçlar bitiyor. Beşiktaş 1-0 maglup duruma düştüğü maçı 3-1 ile kazanıyor. GS ise; Zalad soysuzunun 5 tane yediği ilk yarının ardından 3 tane daha atıyor ve maç 8-0 bitiyor...

O gün biz sadece bir kupa ve şampiyonluk kaybettik. Sizler ise tarihinizi ve azıcık olan şerefinizi. Takımımıza bağlılığımız ise çok daha güçlendi. Ne zaman, bir gecekondu ya da şaibe maçı oynansa hep aklıma bu maç geliyor. Ve de şükrediyorum Beşiktaşlı olduğuma...

Gecekondu; TOKI gelecek Ananızı sevecek...

Tık tık
Kim o?
Bippp

Pazar, Ekim 25, 2009

Ferrari Haftanın Karmasında...

Son oynanan Wolfsburg maçında yıldızlaşan Matteo Ferrari CL 3. maçlar sonucunda Eurosport tarafından yapılmış Haftanın Karması listesine girdi.

Bağlantılar: Webkartalları, Eurosport

Kurtarıcı!

Bugün oynanan Westham United-Arsenal maçında oyuna 55. dakikada girdiğinde Arsenal 2-0 öndeydi.

Alessandro Diamanti sahada dinamit gibi patladı. Aldığı her topta tehlike yarattı. İnanilmaz bir serbest vuruş yaparak ilk golü hazırladı. İkinci golü de penaltıdan attı. Penaltı öncesi Arsenal kalecisi vatandaşı İtalyan Mannone ile birbirlerini sertçe iterek hasret giderdiler. Fakat Westham'lı İtalyan affetmedi.

Livorno'dan sezon başında transfer edilen Diamanti EPL'de 5 maçta 2 gol attı.

El Sikko Değilse Nedir?

maçın başlamasına 1 saat var...

Olmadı Es-Es!

Gectigimiz sezon herhalde 10 defa üzerinden geçtiğimiz Antalyaspor maçından önce ve sonra taraftar otobüslerinin taşlanmasına çok üzülmüştüm. Çiçeklerle karşılanmalıydı o taraftar Antalya şehrinde... Daha Manavgat'daki ormanların küllerinin üzerinde duman tüterken, Forza üzerinden büyük bir kampanya düzenlendi ve Manavgat Beşiktaş Ormanı için bağışlar toplandı. Forza'da adım adım gelişmeler var. Antalyalı ne yaptı? Kentine destek olmak için harçlığını bankaya yatıran Beşiktaşlı'nın kafasına taş attı.

061626'nın web sitesinde şu yazılmış: 'olması Es-Es'. Olmadı tabi ya! Sanırım bu 061626 platformunun gazından olsa gerek Eskişehir'de de takım otobüsü taşlandı. Hadi Bursa'lı kovboyları anlarım, varlık sebepleri takımları değil Beşiktaş sanki. Ankara'lı vandalları hiç saymıyorum da size ne oldu Es-Esçiler yahu? Ankara'nın vandalı ya da Bursa'nın o.lanı değilsiniz ki... Benim şahsen Rıza Hoca, Batuhan, S.Bayraktar'dan dolayı sempati duyduğum, tribünlerinden dolayı bu ligde mutlaka olması gerektiğine inandığım takımın taraftarı, üzerinde forma var diye Beşiktaşlı kıza saldırır, benim takımıma taş atar, kendi topçusuna da Beşiktaş formasını yere attırırsa her türlü muameleye layıktır di mi? Sizin şehriniz aydınsa biz de bizansız, evet!

bülent kOcabey; taraftarın gazlasa da senin kaç yıl ekmeğini yediğin, armasını öpüp, formasını terlettiğin kulübe böyle saygısızlık olmaz. Hepimizden daha fazla sen biliyorsun ki yarın da Es-Es'in formasını yere atacaksın. Çünkü senin karakterin bu.

Cuma, Ekim 23, 2009

Söylesem tesiri yok sussam gönlüm razı değil...



(Kemik tayfa)

Kaç haftadır elim klavye gidiyor geri geliyor. Zorlukla forumları okuyorum, basını takip ediyorum. Hani tarihte anlatırlar ya hasta adam osmanlıyı paylaşan avrupalılar diye tasvir edilir, birinci dünya savaşı sırasında Ingilizler, Fransızlar ve diğer uşakları.
Ülke lime lime edilmiştir. Heryer düşman çizmesi altındadır. Türk olmak ayıptır, avamdır. Ne de olsa şarklıyızdır. Savaşı kaybetmişizdir. Kendi toprağımızda, vatanımızda2. sınıf vatandaş olmuşuzdur. Hor görülürüz, aşağılanırız, dalga geçerler...
Ama bilmedikleri unuttukları bir şey vardır: Bu toprakların insanı sakindir, alicenaptır ve de çilekeştir. Ya sabır deriz ya sabır. Kader deriz kısmet deriz. Boynumuzu eğeriz bir dereceye kadar. Sabrımız dolar dolar dolar ve de bir de taşar artık...

Kendimize geliriz; öfkeleniriz ve de bir anda geçmiş hesapları teker teker görmeye başlarız. 5 vurup 1 saymaya başlarız. Son 2 3 haftadır işte ben bu başkaldırıyı görüyorum artık. Ne alınan şampiyonluklar ne de kupalar bazı gerçekleri değiştiremez.
Bizim büyüklüğümüz ne şampiyonluk sayımızdır ne de kupalarımız. Bizim büyüklüğümüz siyah ve beyazdır. Yani bizim grimiz yoktur. Bir konu ya siyahtır ya da beyazdır bizim gözümüzde. Oturduğumuz gibi kalkarız masamızdan. Ne eziliriz ne de büzülürüz 2 gram menfaat için...

En büyük gururumuz duruşumuzdur. Beşiktaş'lı duruşudur. Şimdi bunu geri almanın zamanı işte. Bu devrim başladı artık. Ateş yandı ve büyüyor...

Birilerinden bilet alıp da teror estiren ve de diger köpekler için de tek cümlem var:

Beşiktaş'dan menfaat bekleyen anasından birşeyler beklesin...

Perşembe, Ekim 22, 2009

Maradona der ki: 'Sus ve Yalamaya Devam Et!'

FIFA ile Maradona'nın arası pek yok anlaşılan. Daha önce 'Yılın Futbolcusu' yarışmasında oyunu -sadece vatandaşı olduğu için- Messi'ye verememesinin ardından gider yapmıştı. Bugün duydum ki FIFA kendisi hakkında soruşturma başlatmış. Nedeni de 1-0 kazandıkları ve WC şanslarını devam ettirebildikleri Uruguay maçından sonra yaptığı basın toplantısındaki Arjantin medyasına yönelik sözleri:

- Bu takıma inanmayanlar ve bana hiçbirşeymişim gibi davrananlar -buradaki bayanlardan özür dilerim ama- Susun ve yalamaya devam edin!

Aldığı tepkiler üzerine taraftarlarından özür dileyen ancak her hafta TV'lerden kendisini ve takımını eleştirenlerden, oyuncuları ve kendisi hakkında hikayeler uyduranlardan özür dilemeyeceğini açıklayan Maradona, aşağıdaki videoda sözden kutsal birşey varsa o da eylemdir lafına ithafen olsa gerek bu sözlerinin muhatablarına ders de vermiş.




Konuyu aslında buradan bizim medyaya bağlayacaktım ama sonra aklıma YD'nin Telegol'de Ahmet Çakar'ın armut armut konuşmasına 'Sen küçük Ahmet'le maça çık!' demesi aklıma geldi nereden geldiyse...

Üzerime bir hüzün çöktü ...

Asla Şampiyonun Yüreğini Küçümseme

Siftah!

Beşiktaş CL'de bu sezon ilk puanı kaptı. Tam da dediğim gibi (ben demiştim!) 1 puan, ManU'nun CSKA'yı yenmesiyle çok anlamlı oldu.

Mustafa Denizli'ye de kişisel kariyerinde ilk CL puanını aldıran kadro şu şekildeydi:

Wolfsburg maç boyu sağ kanat atakları ile geldi. Grafite ve Dzeko'ya çalışıp durdular beklendiği gibi. Ama Çanakkale Geçilmez İbrahim Üzülmez arkadaş!
Takım aynı ManU maçındaki gibi motiveydi ve iyi mücadele etti. Uzun süre sonra sahalarda gördüğümüz Tello ilk yarı da sallansa da, ikinci yarı maçın tempo kazanması ile birlikte topu tutan oyuncu oldu. Nihat kıvama geliyor, Bobo görevini yapıyor, Rüştü -kaleci vuruşlarını saymazsak- kendini aşıyordu.
Maçın yıldızı Ferrari'ydi... Kendisinden ilk fener maçında basın tribününe doğru okkalı bir kol hareketi bekliyorum. Malum Mehmet Demirkol alışık buna. Yanılmıyorsam yukarıdaki enstantenenin gerçekleştiği anda ilk müdahalesinin ardından yerden kalkıp ikinci müdahaleyi yapması, mutlak bir golü önlemesi, böyle bir futbolcuya sahip olduğumuz için gözlerimi yaşarttı.
Sevgili Bülent Yasan zamanında webkartallarına 'Takıma çirkin adamlar lazım!' demiş ortalığı hareketlendirmişti. Bülent kardeş bırak çirkin adamları, bu güzelliği seyret :) Forza Matteo! 10 numarasın...
Maçın kırılma anı Grafite'nin İ.Kaş'a yaptığı anlamsız hareket sonrası kırmızı kart görmesi oldu. Karar ağırdı. Bu belki de sadece 90 dakikanın değil, 180 dakikanın kırılma anı olacak. Grafite sahayı terketti ve sonrasında Wolfsburg oldu sana kuzu. İnönü'de Dzeko - Martins ekürisi ile kontra oynayacak bir Wolfsburg bekliyorum.
Tribünlerde ki taraftarlar şahaneydi ama maç tempo kazanmışken takım biraz pas yapar gibi oldu, meşaleler yakıldı. Bu zamansız şov buram buram vandalizm koktu. Rüştü utancından ağladı! İtalyan hakemin kendisini telkin etmesi ile morali düzeldi.

Sonuç itibariyle Tabata'nın oyuna girmesi ile son 10 dakika Beşiktaş rakibi bunalttı. Birkaç pozisyonu da özellikle Ekrem ile harcadık. Daha sakin olmalıydık. Tecrübe eksikliği diyelim, başka şey demeye dilim varmıyor.
Bu Wolfsburg'a İnönü'de Bursaspor muamelesi çekmek lazım yeşiline bakıp! Bursalı vandallar gibi salavat getirmeyiz ama tribünler boğar bunları. Sonrası da Mustafa Hoca'ya ve takıma kalır.

İşin komik tarafı 1 puanla grupta son sıradayız ama 1 hafta sonra 4 puanla grup 2ncisi olmamız sürpriz değil. Mustafa Hoca da bunun farkında olduğunun altını çizdi maç sonu ropörtajında.

Bu futbolcuların emeğine bok atanlar, hocanın CL karnesi ile dalga geçenler, iddiada 4-6 gol olur lan diyenler şimdi bu 10 kişilik Wolfsburg'u yenemezsen kimi yeneceksin diyecek olanlardır.
Ulan bu takım gruptan çıksa sizi yener, daha ötesi, daha güzeli var mı? Yok diyenler ellerini kaldırsın!

Salı, Ekim 20, 2009

Wolfsburg Deplasman Değil!

Vardır ya böyle bir klişe... Ankara Beşiktaş'a deplasman değil, ya da Almanya Milli Takıma deplasman değil diye...

Peki ya İnönü deplasman mı? Son Kasımpaşa maçında sanki öyleydi... Takım kendi sahasında değil deplasmanda oynar gibi oynadı (ne demekse?). Bir önceki hafta yine İnönü'de oynanan tribünü olaylı Denizli maçından sonra Mustafa Hoca 'Sanki deplasmanda oynadık' dedi. Bu durumda deplasman tabiri mekan bağımsız mı? Tabi ki değil... Eğer bir de Almanya şampiyonu ile CL maçı yapacaksan, 20.000 taraftarın olsa ne yazar eğer Kasımpaşa'ya karşı oynadığın oyunu oynarsan ... Yani deplasman sahaya çıktığındaki ruh halindir diyelim zevzekçe...

Mustafa Hoca basın toplantısında 2 takımın da lige kötü başlamasına atıfta bulunarak 'Şampiyon takımlar bu sendromu yaşıyor, bunu aşacağız' demiş. İyi demiş, kendisine güvenen bir şahıs olarak geçtiğimi yıl ki başarısının tekrarını bekliyoruz haliyle. Ama yarın ki maçtan sonra da 'Aşarız bunları' derse çok bozulurum valla.

Yarın Volkswagen Arena'da hedef 1 puan olmalı. İlk puanımızı alalım, paramızı cebimize koyalım, o parayla Tabata'nın ilk taksidini falan öderiz hem, sonra önümüzdeki maçlara bakalım di mi? Bu maçtan puan(lar) alabilirsek, önümüzdeki 2 maç İnönü'de (deplasman demiyorum) seyirci desteği ile Avrupa macerasına devam etmek için ter dökülür. Forumlarda ve diğer bloglarda işin uzmanı arkadaşlarımız rakibi analiz etmişler enine boyuna. Yenilmeyecek bir takım değiller. Dahası Beşiktaş'ın yenemeyeceği bir takım da değiller. Ama zafer sarhoşluğundan ziyade akıllı oyunu tercih edip, rakibi yoklamamız lazım. ManU İnönü de nasıl oynadı? Bekledi sabretti yakaladı ve affetmedi...

Bu maçta Nihat Kahveci ve Rodrigo Tabata kozumuz olur; Fabian Ernst ve -umarım oynayabilir- Michael Fink de gücümüz...

Bu da ilk 11'im.


Rüştü

Toraman - Sivok - Ferrari - İsmail

Nihat - Ernst - Fink - Serdar

Tabata - Bobo


Vurduğunuz gol olsun!

BjkBloglar.Com

Kontracavcav da BJKBloglar.Com'a kayıtlı artık. Sagolsunlar kabul ettiler... İsim favori bloglarımdan Kartal Bafiler gibi ama di mi :)

Hayıllı Uullu Olsun...