Cuma, Şubat 25, 2011

Teşekkürler


Uzun bir aradan bizlere Şubat ayında maç izlettirdiğin için.
Uzun bir aradan sonra, yerlerde sürünen ülke futboluna rağmen Avrupa'da temsil görevini başarılı bir şekilde yerine getirdiğin için.
Uzun bir süre devam eden deplasmanda maç kaybetmeme serisi yaşattığın için.
Daha zor futbol oynama biçimi olan hücum oyununu bizlere seyrettirdiğin için.
Kalıcı başarının her sene Avrupa'da en azından subat mart kadar kupalarda kalmaktan geçtiğine inandığım için; bu seneki vedayı gelecek seneye bir yatırım olarak gördüğüm için.

Şunu biliyorum ki, su olsaydı bu olsaydı halamın uzuvları olsa eniştem olurdu muhabbetleri çok su kaldırır bu coğrafyada. Ama aklı selim olanların gördükleri net. Bizlerin içi rahat. Tek günde devrim olmaz. Bizim gibi düşünenler için de ekteki videomuz gelsin o zaman!!!
http://www.youtube.com/watch?v=uGpTEUztl0I

Perşembe, Şubat 24, 2011

Analitik Yaklaşım ile Kiev Maçı


Ne analitik yaklaşımı dostlar. Sözkonusu arma olduğunda analitik ve rasyonel düşünce olmaz. Varsın yazsınlar mucize lazım hayatta olmaz ya da ters gazı vermek için örnek farklı sonuçlarla geçilen ilk maç ve rövanşları versinler...

Konu eğer Beşiktaş ve arma ise, bizler kalp gözümüz ile görürüz yaşarız. Fener maçında asılan pankartda yazdığı gibi KAZANINCA SEVGİMİZ, KAYBEDİNCE SÂDÂKATİMİZ ARTAR. Bu böyle biline.

Çıkın, formanın hakkını verin ve de adam gibi oynayıp geri dönün. Zaman dik durma zamanı, bu kadar saldırı altında yılmamak lazım.

Çarşamba, Şubat 23, 2011

Yönetimin Sırat Köprüsü


3 haftadır kızılca kıyamet koptu camiada. Kolay kolay taraftar tarafından hazmedilemeyecek sonuçlar aldık maalesef. 3 hafta öncesine kadar 3 kulvarda giderken şu anda maalesef tek şansımız Türkiye kupası kaldı...

Sonuç olarak da, Shuster'i geldiğinden beri eleştirenlere ve de kafasında başka hesaplar planlar olanlara gün doğdu ve de kılıçlar çekildi üzerimize doğru. Sağolsun güzide medyamızda, Benitez'in ne kadar çok seveni varmış. Bu adamın, menajeri kim ve de Türkiye'de kimle bağlantılı lütfen araştırılsın. Liverpool'da başarılı olamamış, Inter'den kovulmuş bir adamın pompalanmasının başka açıklaması olamaz çünkü.

Buradan yönetimi çok eleştirdik, yaptıkları bir sürü şeyin kabul edilemez olduğunu ve de yaratmaya çalıştıkları Neo-Beşiktaş'ın bünyelerimize ters olduğunu, alerji yarattığını hem buralardan yazdık hem de stadlarda paylaştık.

Ama Sezar'ın hakkını da sezara verelim. Bir şekilde, son 2 3 sezondur takımda gerçekten doğru işler yapılıyor. Mustafa Denizli hamlesi, devamında Serdar Adalı'nın varlığı ve benzeri icraatlerini takdir ettik.

Görünen o ki, şu anda yönetim en kritik karar aşamasında. Hocanın kellesini isteyenler iştahlı gözlerle bizi süzüyorlar. Olası bir hoca değişikliğinde, yeni hoca yeni kadro yapısı ile başlayacak dönüşümün bedeli çok ağır olacaktır. Kadronun yabancı oyuncular açısından değişimi tamamlandı. Tahminimce, bu yaz sadece Ferrari yerine yabancı bir stoper alınacak, Fernandes'in boservisi bize geçecek ve de ağırlıklı hamle yerli oyunculara göre yapılacak. En basit hesapla, Türkiye'de oynayan ya da Avrupa'da oynayan bir sürü Türk oyuncumuz var gurbetçi olarak nitelendirdiğim. Shuster'in bu konuda tercih sebebi olacağı bence net. Bakınız Cenk Tosun'un röportajı. Ya da sezon sonunda sözleşmesi bitecek olan Hamit Altıntop. Buna benzer bir sürü örnek verebiliriz...

Hiçbir devrim kolay olmamıştır ve her devrim beraberinde gözyaşı ve acı getirmiştir. Önemli olan devrimden sonraki günlerin getireceği aydınlığa olan inançtır. Takımın bir sene içerisinde yaşadığı devrime sakin kafayla bir göz atın. Olacak hem de çok güzel olacak...

Yönetim, lütfen ama lütfen sabır azıcık sabır. Ama şunu da atlamayın: Alın hocamızı karşınıza ve de konuşun sorgulayın dertlerini dinleyin eleştirilerinizi yapın bir yandan da.

Salı, Şubat 22, 2011

Hava soğuk ve yağmur çiseliyordu




Ulan futbol bloğu mu yazıyoruz yoksa sinema sanatına mı selam yolluyoruz anlamadım ama attık bir başlık bakalım nerelere gidiyoruz.

Önce şu Kiev maçından bahsetmek lazım, klasik kadromuzdan bir eksik ile kapalıdaki yerimizi aldık. ilk 11'in değişilmez oyuncusu Thulandra kardeşim, Barcelona'da ismi Lionel olan genç ir oyuncuyu izlemek için sefer görev emri ile Katalanya'da idi. Onun yerine onun boşluğunu dolduran müstakbel baba adayımız ile birer süper Efesle ziftlenerek girdik sahaya.

Yine meterolojinin bok gibi soğuk olacak, dötünüz donacak tahminlerine kanarak lahana usulü giyinerek gitmiştik. Yine terledik antonio quinn. Bu çağda bu kadar yanlış tahmin yapan zihniyetin ben içine sirke dökeyim elma olanından.

Maça başladık takım iyi oynuyor sağlı sollu gol kokan pozisyonlar ile başladık maça. Sonra malum Kiev ilk korneri kullandı ve de çat 1-0. La ne oluyor dedik bu kadar mı cenabetlik olur. Yan top olayını unutmuştuk tarihin arşivlerine kaldırmış derkene hatırladık ki, yan top yemeyen takımın tandeminde Ersan-Sivok vardı. Bu arada ülkemdeki, altyapı hocalarına selam olsun. Direk tutan oyuncuya yerini kaybetmemesi ve de kalecinin bakış açısını kapatmamaları gerektiğini öğrettikleri için...

Neyse ki takım toparlandı yine oynamaya başladık. Öyle aman aman değildi ama akıllı uslu maçı tutan bir takım vardı sahada. Ve de derkene Q7 yeminini tuttu ve yine Türkiye'de normal gol atmayacağım diyerekten yazdı golünü. Asisti yapan Nobre kardeşimiz. Maçtaki asli görevi bizim oyunumuzu bozmak olan sağolsun bir an için rolünü unuttu ve de asist yaptı.

Gol 42 43 gibi bir dakikada gelmişti. İlk yarı 1-1 bitti hepimizde umut had safhada. Sonuçta soyunma odasına gol morali ile gidiyorsun boru mu ulan dedik...

Ve de ikinci yarı başladı, yine bir korner yine gol. Ulan dedik ne oluyor ilk yarının gollerini mi veriyorsunuz dedik sesli olarak. Meğer aynısından bir tane daha yedik. Lan ha hu derkene oha be dedik ve de 3. golü de gördük kalemizde. Bu gol ile de maalesef beyinlerine oksijen gitmeyen taraftarlar hesabı Hakan ve Erhan Güven'e kestiler.

Maalesef Bilgili ile başlayan ve de Demirören ile devam eden erezyonun sonunda değişen taraftar kitlesinin eylemidir bu. Benim gördüğüm şu anda yuzde 50 50 gibi bir oran var tribünlerde. Yaşları bizim gibi 30 ve üstü olan Seba'nın ekolünden gelen kalanı ise Yetmez Demirören Robinho'da gelsin diyen zihniyet.

Lean maça baksana daha 30 dakika var. Ve de Guti Q7 ile pozisyonlar buluyorsan kaç tane gol kaçırdı takım. Eski kültürümüz olsa o stadı başlarına yıkar ve de maçı beraberliğe getirirdi bu tribünler. Şimdi ise, gol attıktan sonra koyduk mu var ağzımızda...

Son dakikada da penaltı ile 4 olduk ve de Q7 size de oynayacağınız topa da diyerek attı tekmeyi. Oturduğun yerden sallayan Q7 deplasmana gitmek istemiyor diyen andavallara da çok da tınn diyorum. Kendi yarattığınız pislikte geberin gidin bindirilmiş kıtalar sizi!!!

Oyuna girmeyen adamı ıslıklayan, gollerde suçu olmayan adamı ıslıklayan Shusteri istifaya davet eden zihniye de rota olarak ormanları gösteriyorum bol oksijen alın beyninize giden kanda gördüğümüz kadarı ile oksijen yok çünkü.



Maçın en güzel pankartı ise bence "Brigate" idi anlayana...

Pazar, Şubat 20, 2011

Şerefinizle Oynayın Hakkınızla Kazanın

Kiev maçında gözlerden uzak ama gönüllerden uzak olmayan İtalyan dostlarımıza selam vardı. Maç hengamesine yazamadık. Şimdi hazır fener maçı öncesi dile getirelim dedik.
Bu toprakların, emekçiye en yakın tribün çoçuklarının; bu ülkenin devlete en yakın klüplerinden birisi ile maçı var bugün.

Bugünkü maçın anlamı büyük hem de çok. Bu maç gündoğdunun en gür hali ile söylenmesi gereken maçtır benim gözümde...

Cumartesi, Şubat 19, 2011

Unutmamak Lazım

Safları sıklaştırma zamanı. Çapı olan olmayan; aklı eren ermeyen; Beşiktaş'a nefret duyan duymayan herkes saldırı pozisyonu almış, aklına gelen herşeyi düşünmeden söylüyor.

Bunlardan en acı vereni ise, maçlara forma ile gelip; daha oyuna girerken oyuncularımızı ıslıklayanlar maalesef. Bu adamlar yarın Fener maçına çıkacaklar. Bu kadar mı aptalsınız!!! Bu kadar mı zekadan yoksunsunuz?!

Son 10 yılda başımıza gelenlerden hiç mi ders almadınız, bu kadar mı balık hafızalısınız!

Şimdi bir de hocanın demecine takmışlar, rahatsız olanlar gelmesin demiş hocamız. Az bile demiş!!! Gerçekten böyle yapacak olanlar gelmesin stada. Gitsin, eşi dostu ile takılsın. Adam gibi takımını seven, istikrardan olanlar gelsin. Yok böyle düşünmüyorsanız Şeref Bey stadında işiniz ne alla aşkına?! Geçin seyrantepeye kadıköye. Siz de rahat edin biz de rahat edelim...

Yarın ne mi olur? Hiç bir fikrim yok. Bildiğim tek şey ise acilen hoca ile sözleşmeyi uzatsın yönetimi. Bu basına karşı yapılacak tek hamle budur...

Pazartesi, Şubat 14, 2011

Teşekkürler Kaptan






Formanın hakkını sonuna kadar verdin. Çıktığın her maçın sonunda hepimiz emindik ki elinden gelenden fazlasını vermeye çalıştın.
10 seneyi aşkın zamandır, seni deli diye çağırdık deli diye sevdik. Sevgililer gününde de yapılmaz ki bu olay aq...



Yolun açık olsun deli, aklı selim taraftarın gönlünde senin yerin çok ayrıdır...

Salı, Şubat 08, 2011

Çarçur


I spent a lot of money on booze, birds and fast cars. The rest I just squandered.
Yani "İçkiye, kızlara ve hızlı arabalara çok para harcadım. Kalanını çarçur ettim" demiş George Best
Eminim ki bu lafın yazıldığı ilk futbol blogu burası değildir ama akşam akşam görünce asayım dedim.

Perşembe, Şubat 03, 2011

Takım ve Hocası Değil ama Taraftarı Şahane



Zerre hazzetmediğimiz İBB takımına yine geleneksel olarak maç verdik. Her yer de zibil gibi maç yorumları yapıldı yapılıyor da zaten. Hocasını da oyuncusunu da sevmem, çekemem afra tafralarını. Tek başarısı, Fenerbahçe ve de Beşiktaş'a çelme takmak olan bir hocanın takımı zaten. 10 kişi kapanıp tekme atarak oynayan bir takım sonuç da.
Ama taraftarları bu pankart ile saygı ve sevgiyi hak ediyorlar fazlası ile.

Selam olsun size bozbaykuşlar...

Not:Fotograf Medyaspordan alınmıştır

Cuma, Ocak 28, 2011

Püf Noktaları


Maçtan önce aç karnına votka-vişne suyu içilmeyecek. Yoksa 3 subardağı ile güzel olunuyormuş:)

Meteorolojiye güvenilmeyecekmiş. Günlerce dediler ki kar var tipi var istanbul yıkılacak. Yıkılan biz olduk maalesef üst üste giydiğimiz kazaklarla:)

Hakemlere rica edilecek, macın her 2 yarısına da en az 5 dakika daha eklensin. Bu takımı 5 dkda fazladan olsa izlemek kar kardır.

Kapalı alt-üst besteleri yapmayalım gözünüzü seveyim. 30 sn 1 dakika için de saha da neler oluyor neler:))

Trabzon maçında soylediğimiz gibi kasaplık yapanın gözünü sevelim!!! Derdimiz, mahallerimizdeki şen kasapların ekmek kazanmaya devam etmeleri. Yoksa siz maçlarda taban girenleri mi sanmıştınız:))

Bir an önce, maç yayınları 3D olsun. Deplasmandaki maçlarımızı daha güzel izleyelim. Böyle topla beraber kaleye girelim aq:))

Önümüzdeki deplasman programları belli artık; protein ihtiyacımızı gayseriden pastırma ile giderdiken sonra, manchestarda fish and cips ile aktarma yapıp devamında da inşallah Guiness ile taçlandırıcaz. Yaş >> 24 nasıl olsa anthony quinn:))

Ve de son söz; kalbimizde çok özel bir yere hak kazanan Gülüm'e. Ne yaptın be çocuk daha sana doyamamaştık. En kısa sürede, iyileş ve de bu spor hayatın boyunca göreceğin son ciddi sakatlık olsun biraderim. Daha seninle kanguru eti ocak başı açacaz:))

Çarşamba, Ocak 26, 2011

İşin Ucunda Pastırma Var



Ligimizde güzel futbol oynatmaya çalışan iki hocanın takımları bu akşam İnönü'de sahne alıyor. Dün çıkan izin ile, muhtemelen sezon sonu veda edeceğimiz gözağrımız mabedimizde; bu sezonki en güzel maçı izleyebiliriz bu akşam. Ama keşke, Şenol Hoca cumartesi günkü maçı düşünerek rotasyona gitmese. Şöyle ağız tadıyla Guti-Simao-Q7 ye karşı Selçuk-Colman ve de Jaja'yı izleyebilsek...

Takımların genel havasına bakar isek; Beşiktaşımızın kadrosunda Sivok yine şüpheli gözüküyor ve de çok özlediğimiz Ekrem de kadroda olmayacak. Yeni transfer ile veriminin artacağına yüzdeyüz inandığım Nihat da maalesef bu akşam yine yok.

Trabzonspor'da ise cezası biten Engin oynayabilecek. Zerre kadar hazetmesem de Trabzon için çok önemli bir stoper olan Egemen'in yokluğunda savunları 2. sınıf hale düşüyor. Keşke, bu maçta oynasaydı da ligin ilk yarısında savurduğu tekmelerin hesabını ağzımızı doldura doldura sorsaydık?!!:)

Görünen o ki, Trabzonun bekleri diğer maçlar gibi ofansa çok çıkarsa; Q7 ve de Simao ile bol gollü bir maç izletiriz. Vurduğumuz gol olsun +7 olsun

Gönlümden geçen kadromuz ise;
Cenk
Hilbert Toraman Ersan İsmail
Fabian Aurelio
Guti
Simao Almeida Q7

Taraftar olarakiçliklerimizi giydik kar altında maç izlemeye hazırız. Maç öncesi adettendir zaten tabiki mazot yüklemesi yapıcaz bünyelerimize...

Salı, Ocak 25, 2011

Yürü be Real!!!


Kralsın, transfer politikanı sonuna kadar destekliyoruz.
Ama sadece Adebayor olmaz onun dilinden anlayacak seri bir açık oyuncusu da almalısın. Mesela Arjantinli olsa adı Tevez olsa, o da çeyrek finalde oynamasa bize karşı?!:)

Bu da Portekizli dayanışması olsa gerek...

Pazartesi, Ocak 24, 2011

Yıldızlar Geçidi




Uzun bir aradan sonra, yine düştük ağaçlı yolumuza ve de İstanbul için soğuk sayılabilecek bir cuma akşamında; Beşiktaş çarşıdan aldığımız biralarımızı kapalı girişinin karşısındaki reklam panolarının altında içerek içimizi ısıttık. Malum hepimizi > 24 yaş olduğundan bir sıkıntımız yok:) Buna da ayrıcana değineceğiz.


Maça yaklaşık 1 saat kala girip yerimizi aldık ve de showu beklemeye başladık. Sivok'un sakat olduğunu ve de maç saatinde belli olacağını biliyorduk. O yüzden savunma tertibimiz bizim için süpriz olmadı. Zaten şu andaki kadro yapımız için kimse neden ilk 11 de kim neden yedek diye sorgulamak abesle iştigal olur. Kısaca şöyle özetlemek lazım kadromuzu: Oyuna sonradan girenler Ernst-Bobo ve de Fernandes. Bu oyuncuların herhangi birini Türkiye'de bir takım transfer etse ortalık yıkılırdı.

Maça gelince de; daha lean ne oluyor derken golümüzü attık. Peşi sıra sağlı sollu ataklar verkaçlar ortalar. Bir pozisyonda şöyle bir olay yaşadık: Guti topu Q7 ye verdi, Q7 sağdan aktı ve de içeriye kesti topu. Ön direğe hamle yapan Almeida idi arka direkte ise Simao vardı. 1 sene önce bizlere bunu söyleseler hadi lean diyip gülüp geçerdik. Şimdi kanlı canlı adamlar önümüzde oynuyorlar ve de her hareketlerinde neden bu sıfatları taşıdıklarını gösteriyorlar, ispatlıyorlar.

Rakip takımlar 11 oyuncu ile dizilsinler ceza sahasına bu takım her maçta gol atacaktır. Oyuncu özellikleri olarak hücum hattımızın hepsi dar alanda çok etkili adamlar. Ara pasları, ver kaçlar şut seçenekleri ve de Almeida-Nobre-Bobo ile azımsanmayacak bir hava üstünlüğü de kadromuzda var artık. Gol yer miyiz yeriz muhakkak çünkü oyun amacımızı bizim 3 5 tane atmak temelde bunun için de önde basıyoruz ve de milleti pas manyağı yapıyoruz. Ama karşımızda bu presden pas yaparak çıkabilecek bir takım olursa da başımıza dert alırız.

Yenileri özetlemek gerekirse; Simao hakkında laf eden çarpılır. Almeida buz gibi golcü ve de solak üstüne üstlük ve de Fernandes ise bana göre takımda en fazla göze çarpacak oyuncumuz olacak. Dayı girdi oyuna fiziksel güç desen var driplingi var ara pası var ee daha ne olsun?!:)

Dakika 30 olduğunda ise kapalı coktan çarşamba akşamı olan Trabzon maçı için atışmaya başlamıştı bilem...

Biz mi ne yaptık, vurduk kendimizi asmalı mescite verdik rakının gözüne...

Pazartesi, Ocak 17, 2011

Maaşını Verdiğin Adamdan Laf İşitmek


Stat bizim değil, olayların muhatabı bizler değiliz. Bu yüzden çok da yazasım yoktu ama Taki aşağıdaki linkte bulunan vatandaşın açıklamalarını okuyana kadar...



http://twitpic.com/3qcsie

Şimdi bu vatandaş, devlet görevinde. Yani seçilmiş bir adam değil. Bildiğimiz devlette çalışan memur statüsünde bir insan. Yani anlamı bu arkadaşım maaşını bizler veriyoruz. Ve bu vatandaş, adamı olduğu siyasi partinin genel başkanı yuhalanınca insanlara geri zekalılar diyerek hakaret ediyor.

Arkadaşım kendine gel. Senin geri zekalı dediğin insanların verdiği vergilerle orada bulunuyorsun ve de maaşını aşıyorsun. Yavaş gel biraderim...

Çarşamba, Ocak 12, 2011

Ortaya Karışık ...


Yönetimin elden çıkaracağı yabancılar için eli maalesef çok zayıf. Açıkçası ben daha geç sonuçlanır diye düşünüyordum ama Zapo gitti, Holosko kiralandı, Fink yolda... Maliyeti yüzünden kesinlikle değil; Antep'den aldığımız Brezilyalı Japon çıkınca tadımız kaçtı, üstüne Eskişehir'den Sezer'den olunca, Tabata San senle çok işimiz var... Bu takımda kendisinden daha zayıf bir oyuncu yok kanaatindeyim.


Gidenlerden Fink'e duyduğum saygıyı aynı şekilde Bobo'ya duyuyorum. Bobo bu takımda kalmalı... Almeida çok iyi form tutar da sonraki sezona yanına Bobo'dan kalibreli bir golcü gelirse "satılması" düşünülmeli... Malum biz son dönemde oyuncu satan, satabilen bir kulüp değiliz... Bedelsiz kiraya verir, maaşını da öderiz. Bu yanlış ile daha büyük hatalar telafi edildiğinden olsa gerek, kimsenin sesi yüksek çıkmaz, "Ah be!" denir, orada kalır...  Bobo bu şekilde değerini bulursa onun adına da çok mutlu olurum.

Schuster doğru söylüyor. Gelecek sezon için çalışıyoruz diyor. Yaşımız erdiğince tanığı olduğumuz Beşiktaş tarihinin potansiyeli en yüksek kadrosunda yeni gelenlerden beklentiler yüksek, gidenlere minnet doluyuz... Belki bizim kadar sevmediler ama o formaları terlettiler. Schuster kendisine zaman verileceğini düşünüyor... Yönetim bu konuda kendisi ile açık açık iletişim kurmuş demek ki. Yeni yönetimde Serdar Adalı farkı hissediliyor. Geçtiğimiz 2 yılda Mustafa Denizli'nin ağırlıkla ilgilendiği kurumsal iletişimde başrol bu yıl Serdar Adalı'da. Kendisi her fırsatta Başkan'a teşekkür ediyor. Başkan da onun varlığından rahatsız olmuyor... Bu açıdan seviyorum Yıldırım Demirören'i. İş nedeni ile zaman zaman görüyorum kendisini, gerçekten mütevazi bir insana benziyor. Kulüp ortamını bilemem.


Takımı merak ediyorum... Kadro kuramıyorum, kimlerin lisansı çıkartılabildi o bile net değil. Yarın kupa maçı var Manisa'da. Kim oynayacak acaba? Olası bir mağlubiyet ile ZTK'dan elenirsek elimizde bir tek Avrupa Ligi dalı kalır. O dalı da Manchester City keserse kimse birşey diyemez. Hatta Kiev! Ama ya kestirmezsek?  3ncü tur ilk maçı İnönü'de, tabi Kiev'i geçersek! Önümüzdeki maça bakalım. Manisa kolay değil, Hikmet Hoca kek değil! Bu takımın bu taraftarın hedefi olmalı önünde, yoksa kendine zarar verebilir içten içe keskin sirke küp misali.


Medyada hava olumlu, Şansal bile 17'de 17 diyor. O dediği için insanın inanası gelmiyor. Bu iddiaları bırakalım, bu yıl şampiyonluk hedef olmamalı, Türkiye Kupası finali ve lig  ikinciliği hedeflenmeli. Schuster de böyle diyor. Yönetim de bunun farkında görünüyor. Demek ki uzun süredir ilk defa planlamalar günlük değil en az 2 sezonluk yapılıyor. Bu süre bile az ama olsun şimdilik buna da şükür. Yeni yıldızlar, genç oyuncular, Simao, Muhammed, Q7, Ersan, Guti, Cenk, 3 yılda daha bizimle olan Ernst... Neden büyük başarılar kazanmasınlar?


İstanbul'lu rakiplerin balans ayarı yok, böyle giderse bir müddet daha ayarsızlıkları devam eder. Anadolu'lu rakiplerden sadece Trabzonspor gözümde "büyük" bir takım. Büyüklükleri  Şenol Güneş'ten, Sadri Şener'den, Trabzon halkından dolayı... Unutmayalım oynadığı her maçta Olimpiyat Stadını hangi takım taraftarı doldurabiliyor? Onların rakibi olmak hoşuma gidiyor, diğerlerinin düşmanı... Düşman diyorken ezeli dostluğa asla lafım yok.  Şu anda camiaları temsil eden, yönetimleri teslim almış tiplerden ve onların ağzının içine bakan bir grup taraftardan bahsediyorum... Yeri gelmişken güle güle Ali Sami Yen..