Cuma, Şubat 25, 2011

Teşekkürler


Uzun bir aradan bizlere Şubat ayında maç izlettirdiğin için.
Uzun bir aradan sonra, yerlerde sürünen ülke futboluna rağmen Avrupa'da temsil görevini başarılı bir şekilde yerine getirdiğin için.
Uzun bir süre devam eden deplasmanda maç kaybetmeme serisi yaşattığın için.
Daha zor futbol oynama biçimi olan hücum oyununu bizlere seyrettirdiğin için.
Kalıcı başarının her sene Avrupa'da en azından subat mart kadar kupalarda kalmaktan geçtiğine inandığım için; bu seneki vedayı gelecek seneye bir yatırım olarak gördüğüm için.

Şunu biliyorum ki, su olsaydı bu olsaydı halamın uzuvları olsa eniştem olurdu muhabbetleri çok su kaldırır bu coğrafyada. Ama aklı selim olanların gördükleri net. Bizlerin içi rahat. Tek günde devrim olmaz. Bizim gibi düşünenler için de ekteki videomuz gelsin o zaman!!!
http://www.youtube.com/watch?v=uGpTEUztl0I

Perşembe, Şubat 24, 2011

Analitik Yaklaşım ile Kiev Maçı


Ne analitik yaklaşımı dostlar. Sözkonusu arma olduğunda analitik ve rasyonel düşünce olmaz. Varsın yazsınlar mucize lazım hayatta olmaz ya da ters gazı vermek için örnek farklı sonuçlarla geçilen ilk maç ve rövanşları versinler...

Konu eğer Beşiktaş ve arma ise, bizler kalp gözümüz ile görürüz yaşarız. Fener maçında asılan pankartda yazdığı gibi KAZANINCA SEVGİMİZ, KAYBEDİNCE SÂDÂKATİMİZ ARTAR. Bu böyle biline.

Çıkın, formanın hakkını verin ve de adam gibi oynayıp geri dönün. Zaman dik durma zamanı, bu kadar saldırı altında yılmamak lazım.

Çarşamba, Şubat 23, 2011

Yönetimin Sırat Köprüsü


3 haftadır kızılca kıyamet koptu camiada. Kolay kolay taraftar tarafından hazmedilemeyecek sonuçlar aldık maalesef. 3 hafta öncesine kadar 3 kulvarda giderken şu anda maalesef tek şansımız Türkiye kupası kaldı...

Sonuç olarak da, Shuster'i geldiğinden beri eleştirenlere ve de kafasında başka hesaplar planlar olanlara gün doğdu ve de kılıçlar çekildi üzerimize doğru. Sağolsun güzide medyamızda, Benitez'in ne kadar çok seveni varmış. Bu adamın, menajeri kim ve de Türkiye'de kimle bağlantılı lütfen araştırılsın. Liverpool'da başarılı olamamış, Inter'den kovulmuş bir adamın pompalanmasının başka açıklaması olamaz çünkü.

Buradan yönetimi çok eleştirdik, yaptıkları bir sürü şeyin kabul edilemez olduğunu ve de yaratmaya çalıştıkları Neo-Beşiktaş'ın bünyelerimize ters olduğunu, alerji yarattığını hem buralardan yazdık hem de stadlarda paylaştık.

Ama Sezar'ın hakkını da sezara verelim. Bir şekilde, son 2 3 sezondur takımda gerçekten doğru işler yapılıyor. Mustafa Denizli hamlesi, devamında Serdar Adalı'nın varlığı ve benzeri icraatlerini takdir ettik.

Görünen o ki, şu anda yönetim en kritik karar aşamasında. Hocanın kellesini isteyenler iştahlı gözlerle bizi süzüyorlar. Olası bir hoca değişikliğinde, yeni hoca yeni kadro yapısı ile başlayacak dönüşümün bedeli çok ağır olacaktır. Kadronun yabancı oyuncular açısından değişimi tamamlandı. Tahminimce, bu yaz sadece Ferrari yerine yabancı bir stoper alınacak, Fernandes'in boservisi bize geçecek ve de ağırlıklı hamle yerli oyunculara göre yapılacak. En basit hesapla, Türkiye'de oynayan ya da Avrupa'da oynayan bir sürü Türk oyuncumuz var gurbetçi olarak nitelendirdiğim. Shuster'in bu konuda tercih sebebi olacağı bence net. Bakınız Cenk Tosun'un röportajı. Ya da sezon sonunda sözleşmesi bitecek olan Hamit Altıntop. Buna benzer bir sürü örnek verebiliriz...

Hiçbir devrim kolay olmamıştır ve her devrim beraberinde gözyaşı ve acı getirmiştir. Önemli olan devrimden sonraki günlerin getireceği aydınlığa olan inançtır. Takımın bir sene içerisinde yaşadığı devrime sakin kafayla bir göz atın. Olacak hem de çok güzel olacak...

Yönetim, lütfen ama lütfen sabır azıcık sabır. Ama şunu da atlamayın: Alın hocamızı karşınıza ve de konuşun sorgulayın dertlerini dinleyin eleştirilerinizi yapın bir yandan da.

Salı, Şubat 22, 2011

Hava soğuk ve yağmur çiseliyordu




Ulan futbol bloğu mu yazıyoruz yoksa sinema sanatına mı selam yolluyoruz anlamadım ama attık bir başlık bakalım nerelere gidiyoruz.

Önce şu Kiev maçından bahsetmek lazım, klasik kadromuzdan bir eksik ile kapalıdaki yerimizi aldık. ilk 11'in değişilmez oyuncusu Thulandra kardeşim, Barcelona'da ismi Lionel olan genç ir oyuncuyu izlemek için sefer görev emri ile Katalanya'da idi. Onun yerine onun boşluğunu dolduran müstakbel baba adayımız ile birer süper Efesle ziftlenerek girdik sahaya.

Yine meterolojinin bok gibi soğuk olacak, dötünüz donacak tahminlerine kanarak lahana usulü giyinerek gitmiştik. Yine terledik antonio quinn. Bu çağda bu kadar yanlış tahmin yapan zihniyetin ben içine sirke dökeyim elma olanından.

Maça başladık takım iyi oynuyor sağlı sollu gol kokan pozisyonlar ile başladık maça. Sonra malum Kiev ilk korneri kullandı ve de çat 1-0. La ne oluyor dedik bu kadar mı cenabetlik olur. Yan top olayını unutmuştuk tarihin arşivlerine kaldırmış derkene hatırladık ki, yan top yemeyen takımın tandeminde Ersan-Sivok vardı. Bu arada ülkemdeki, altyapı hocalarına selam olsun. Direk tutan oyuncuya yerini kaybetmemesi ve de kalecinin bakış açısını kapatmamaları gerektiğini öğrettikleri için...

Neyse ki takım toparlandı yine oynamaya başladık. Öyle aman aman değildi ama akıllı uslu maçı tutan bir takım vardı sahada. Ve de derkene Q7 yeminini tuttu ve yine Türkiye'de normal gol atmayacağım diyerekten yazdı golünü. Asisti yapan Nobre kardeşimiz. Maçtaki asli görevi bizim oyunumuzu bozmak olan sağolsun bir an için rolünü unuttu ve de asist yaptı.

Gol 42 43 gibi bir dakikada gelmişti. İlk yarı 1-1 bitti hepimizde umut had safhada. Sonuçta soyunma odasına gol morali ile gidiyorsun boru mu ulan dedik...

Ve de ikinci yarı başladı, yine bir korner yine gol. Ulan dedik ne oluyor ilk yarının gollerini mi veriyorsunuz dedik sesli olarak. Meğer aynısından bir tane daha yedik. Lan ha hu derkene oha be dedik ve de 3. golü de gördük kalemizde. Bu gol ile de maalesef beyinlerine oksijen gitmeyen taraftarlar hesabı Hakan ve Erhan Güven'e kestiler.

Maalesef Bilgili ile başlayan ve de Demirören ile devam eden erezyonun sonunda değişen taraftar kitlesinin eylemidir bu. Benim gördüğüm şu anda yuzde 50 50 gibi bir oran var tribünlerde. Yaşları bizim gibi 30 ve üstü olan Seba'nın ekolünden gelen kalanı ise Yetmez Demirören Robinho'da gelsin diyen zihniyet.

Lean maça baksana daha 30 dakika var. Ve de Guti Q7 ile pozisyonlar buluyorsan kaç tane gol kaçırdı takım. Eski kültürümüz olsa o stadı başlarına yıkar ve de maçı beraberliğe getirirdi bu tribünler. Şimdi ise, gol attıktan sonra koyduk mu var ağzımızda...

Son dakikada da penaltı ile 4 olduk ve de Q7 size de oynayacağınız topa da diyerek attı tekmeyi. Oturduğun yerden sallayan Q7 deplasmana gitmek istemiyor diyen andavallara da çok da tınn diyorum. Kendi yarattığınız pislikte geberin gidin bindirilmiş kıtalar sizi!!!

Oyuna girmeyen adamı ıslıklayan, gollerde suçu olmayan adamı ıslıklayan Shusteri istifaya davet eden zihniye de rota olarak ormanları gösteriyorum bol oksijen alın beyninize giden kanda gördüğümüz kadarı ile oksijen yok çünkü.



Maçın en güzel pankartı ise bence "Brigate" idi anlayana...

Pazar, Şubat 20, 2011

Şerefinizle Oynayın Hakkınızla Kazanın

Kiev maçında gözlerden uzak ama gönüllerden uzak olmayan İtalyan dostlarımıza selam vardı. Maç hengamesine yazamadık. Şimdi hazır fener maçı öncesi dile getirelim dedik.
Bu toprakların, emekçiye en yakın tribün çoçuklarının; bu ülkenin devlete en yakın klüplerinden birisi ile maçı var bugün.

Bugünkü maçın anlamı büyük hem de çok. Bu maç gündoğdunun en gür hali ile söylenmesi gereken maçtır benim gözümde...

Cumartesi, Şubat 19, 2011

Unutmamak Lazım

Safları sıklaştırma zamanı. Çapı olan olmayan; aklı eren ermeyen; Beşiktaş'a nefret duyan duymayan herkes saldırı pozisyonu almış, aklına gelen herşeyi düşünmeden söylüyor.

Bunlardan en acı vereni ise, maçlara forma ile gelip; daha oyuna girerken oyuncularımızı ıslıklayanlar maalesef. Bu adamlar yarın Fener maçına çıkacaklar. Bu kadar mı aptalsınız!!! Bu kadar mı zekadan yoksunsunuz?!

Son 10 yılda başımıza gelenlerden hiç mi ders almadınız, bu kadar mı balık hafızalısınız!

Şimdi bir de hocanın demecine takmışlar, rahatsız olanlar gelmesin demiş hocamız. Az bile demiş!!! Gerçekten böyle yapacak olanlar gelmesin stada. Gitsin, eşi dostu ile takılsın. Adam gibi takımını seven, istikrardan olanlar gelsin. Yok böyle düşünmüyorsanız Şeref Bey stadında işiniz ne alla aşkına?! Geçin seyrantepeye kadıköye. Siz de rahat edin biz de rahat edelim...

Yarın ne mi olur? Hiç bir fikrim yok. Bildiğim tek şey ise acilen hoca ile sözleşmeyi uzatsın yönetimi. Bu basına karşı yapılacak tek hamle budur...

Pazartesi, Şubat 14, 2011

Teşekkürler Kaptan






Formanın hakkını sonuna kadar verdin. Çıktığın her maçın sonunda hepimiz emindik ki elinden gelenden fazlasını vermeye çalıştın.
10 seneyi aşkın zamandır, seni deli diye çağırdık deli diye sevdik. Sevgililer gününde de yapılmaz ki bu olay aq...



Yolun açık olsun deli, aklı selim taraftarın gönlünde senin yerin çok ayrıdır...

Salı, Şubat 08, 2011

Çarçur


I spent a lot of money on booze, birds and fast cars. The rest I just squandered.
Yani "İçkiye, kızlara ve hızlı arabalara çok para harcadım. Kalanını çarçur ettim" demiş George Best
Eminim ki bu lafın yazıldığı ilk futbol blogu burası değildir ama akşam akşam görünce asayım dedim.

Perşembe, Şubat 03, 2011

Takım ve Hocası Değil ama Taraftarı Şahane



Zerre hazzetmediğimiz İBB takımına yine geleneksel olarak maç verdik. Her yer de zibil gibi maç yorumları yapıldı yapılıyor da zaten. Hocasını da oyuncusunu da sevmem, çekemem afra tafralarını. Tek başarısı, Fenerbahçe ve de Beşiktaş'a çelme takmak olan bir hocanın takımı zaten. 10 kişi kapanıp tekme atarak oynayan bir takım sonuç da.
Ama taraftarları bu pankart ile saygı ve sevgiyi hak ediyorlar fazlası ile.

Selam olsun size bozbaykuşlar...

Not:Fotograf Medyaspordan alınmıştır