Salı, Şubat 22, 2011

Hava soğuk ve yağmur çiseliyordu




Ulan futbol bloğu mu yazıyoruz yoksa sinema sanatına mı selam yolluyoruz anlamadım ama attık bir başlık bakalım nerelere gidiyoruz.

Önce şu Kiev maçından bahsetmek lazım, klasik kadromuzdan bir eksik ile kapalıdaki yerimizi aldık. ilk 11'in değişilmez oyuncusu Thulandra kardeşim, Barcelona'da ismi Lionel olan genç ir oyuncuyu izlemek için sefer görev emri ile Katalanya'da idi. Onun yerine onun boşluğunu dolduran müstakbel baba adayımız ile birer süper Efesle ziftlenerek girdik sahaya.

Yine meterolojinin bok gibi soğuk olacak, dötünüz donacak tahminlerine kanarak lahana usulü giyinerek gitmiştik. Yine terledik antonio quinn. Bu çağda bu kadar yanlış tahmin yapan zihniyetin ben içine sirke dökeyim elma olanından.

Maça başladık takım iyi oynuyor sağlı sollu gol kokan pozisyonlar ile başladık maça. Sonra malum Kiev ilk korneri kullandı ve de çat 1-0. La ne oluyor dedik bu kadar mı cenabetlik olur. Yan top olayını unutmuştuk tarihin arşivlerine kaldırmış derkene hatırladık ki, yan top yemeyen takımın tandeminde Ersan-Sivok vardı. Bu arada ülkemdeki, altyapı hocalarına selam olsun. Direk tutan oyuncuya yerini kaybetmemesi ve de kalecinin bakış açısını kapatmamaları gerektiğini öğrettikleri için...

Neyse ki takım toparlandı yine oynamaya başladık. Öyle aman aman değildi ama akıllı uslu maçı tutan bir takım vardı sahada. Ve de derkene Q7 yeminini tuttu ve yine Türkiye'de normal gol atmayacağım diyerekten yazdı golünü. Asisti yapan Nobre kardeşimiz. Maçtaki asli görevi bizim oyunumuzu bozmak olan sağolsun bir an için rolünü unuttu ve de asist yaptı.

Gol 42 43 gibi bir dakikada gelmişti. İlk yarı 1-1 bitti hepimizde umut had safhada. Sonuçta soyunma odasına gol morali ile gidiyorsun boru mu ulan dedik...

Ve de ikinci yarı başladı, yine bir korner yine gol. Ulan dedik ne oluyor ilk yarının gollerini mi veriyorsunuz dedik sesli olarak. Meğer aynısından bir tane daha yedik. Lan ha hu derkene oha be dedik ve de 3. golü de gördük kalemizde. Bu gol ile de maalesef beyinlerine oksijen gitmeyen taraftarlar hesabı Hakan ve Erhan Güven'e kestiler.

Maalesef Bilgili ile başlayan ve de Demirören ile devam eden erezyonun sonunda değişen taraftar kitlesinin eylemidir bu. Benim gördüğüm şu anda yuzde 50 50 gibi bir oran var tribünlerde. Yaşları bizim gibi 30 ve üstü olan Seba'nın ekolünden gelen kalanı ise Yetmez Demirören Robinho'da gelsin diyen zihniyet.

Lean maça baksana daha 30 dakika var. Ve de Guti Q7 ile pozisyonlar buluyorsan kaç tane gol kaçırdı takım. Eski kültürümüz olsa o stadı başlarına yıkar ve de maçı beraberliğe getirirdi bu tribünler. Şimdi ise, gol attıktan sonra koyduk mu var ağzımızda...

Son dakikada da penaltı ile 4 olduk ve de Q7 size de oynayacağınız topa da diyerek attı tekmeyi. Oturduğun yerden sallayan Q7 deplasmana gitmek istemiyor diyen andavallara da çok da tınn diyorum. Kendi yarattığınız pislikte geberin gidin bindirilmiş kıtalar sizi!!!

Oyuna girmeyen adamı ıslıklayan, gollerde suçu olmayan adamı ıslıklayan Shusteri istifaya davet eden zihniye de rota olarak ormanları gösteriyorum bol oksijen alın beyninize giden kanda gördüğümüz kadarı ile oksijen yok çünkü.



Maçın en güzel pankartı ise bence "Brigate" idi anlayana...

1 yorum:

  1. Ne zaman yurtdışına gittiğimde Avrupa maçı oynansa, Hakan Arıkan ve saz arkadaşları 4 tane gol yiyor (bkz. Thulandra@Bükreş, Metalist:4 - BJK:1)
    Geçen hafta ben oradayken 2 Barça maçı da deplasmandaydı ve adamlar 1 puan alabildi, uzay takımına bile nazarımız değdi.

    YanıtlaSil

yardır ama küfürsüz !