Peki ya İnönü deplasman mı? Son Kasımpaşa maçında sanki öyleydi... Takım kendi sahasında değil deplasmanda oynar gibi oynadı (ne demekse?). Bir önceki hafta yine İnönü'de oynanan tribünü olaylı Denizli maçından sonra Mustafa Hoca 'Sanki deplasmanda oynadık' dedi. Bu durumda deplasman tabiri mekan bağımsız mı? Tabi ki değil... Eğer bir de Almanya şampiyonu ile CL maçı yapacaksan, 20.000 taraftarın olsa ne yazar eğer Kasımpaşa'ya karşı oynadığın oyunu oynarsan ... Yani deplasman sahaya çıktığındaki ruh halindir diyelim zevzekçe...
Mustafa Hoca basın toplantısında 2 takımın da lige kötü başlamasına atıfta bulunarak 'Şampiyon takımlar bu sendromu yaşıyor, bunu aşacağız' demiş. İyi demiş, kendisine güvenen bir şahıs olarak geçtiğimi yıl ki başarısının tekrarını bekliyoruz haliyle. Ama yarın ki maçtan sonra da 'Aşarız bunları' derse çok bozulurum valla.
Yarın Volkswagen Arena'da hedef 1 puan olmalı. İlk puanımızı alalım, paramızı cebimize koyalım, o parayla Tabata'nın ilk taksidini falan öderiz hem, sonra önümüzdeki maçlara bakalım di mi? Bu maçtan puan(lar) alabilirsek, önümüzdeki 2 maç İnönü'de (deplasman demiyorum) seyirci desteği ile Avrupa macerasına devam etmek için ter dökülür. Forumlarda ve diğer bloglarda işin uzmanı arkadaşlarımız rakibi analiz etmişler enine boyuna. Yenilmeyecek bir takım değiller. Dahası Beşiktaş'ın yenemeyeceği bir takım da değiller. Ama zafer sarhoşluğundan ziyade akıllı oyunu tercih edip, rakibi yoklamamız lazım. ManU İnönü de nasıl oynadı? Bekledi sabretti yakaladı ve affetmedi...
Bu maçta Nihat Kahveci ve Rodrigo Tabata kozumuz olur; Fabian Ernst ve -umarım oynayabilir- Michael Fink de gücümüz...
Bu da ilk 11'im.
Rüştü
Toraman - Sivok - Ferrari - İsmail
Nihat - Ernst - Fink - Serdar
Tabata - Bobo
Vurduğunuz gol olsun!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
yardır ama küfürsüz !