Salı, Aralık 21, 2010

Seyrek Görüşelim...

Son dönemde bolca dinlediğim, Buddy Rich'in sanat eseri gibi(Ali Ece stayla...sanat eseri dahi O'na olan kız(r)gınlığımı hafifletmiyor. Geri kalan herşey ise normal.


Batuhan Karadeniz'e bu blogda övgüler düzdük. Eski PAF liginde maç başına 2,5 golle oynamış olması hepimizin aklını aldı haliyle. 15 yaşında Manchester City'den resmi teklif aldı, 19 yaşında A Milli Takım oyuncusuydu.  Mustafa Denizli'ye az giydirmedik Batuhan'ı bile yönetemiyor diye. Süper yetenek ama problemli, bu da tam aradığımız ve zaman zaman bizi bulan futbolcu tipi... Schuster ile anlaşma imzalanmadan henüz sezon biter bitmez Eskişehir'e satılması tevekkeli değilmiş. Beşiktaş, Batuhan'dan resmen kurtulmuş. 

Futbol olarak umut veren ama ahlaki değerler konusunda zayıftan öte antipatik tek futbolcu Batuhan olsa iyi... Bülent bAhşgan ile aynı satırlarda adı geçen Serdar Özkan rezaleti ile Beşiktaş alt yapı kültürünün yeterince moral bozucu olduğunu söylerken Mehmet Sedef'ler, İbrahim Kaş'lar, TV'deki Sergenler aklımda geldi.   Sonra Necip'in sözlük anlamına baktım: "Soylu, soyu temiz" diyor TDK. Daha bir gurur duydum Necip Uysal'la.

Batuhan'ı övdük, överken sıfatsız Türk spor medyasını yerdik. Malzeme yapıyorlar çocuğu, çocuk da lafını esirgemiyor, golünü atıyor diyorduk da bu çocuk densizmiş meğer. Geçtiğimiz sezon Mustafa Hoca Batuhan'la ilgili fikrini alenen söylüyordu: "sağlıklı düşünsün ya da gitsin".  Bu açıklaması dahi bende yeterince etki etmemişti. Ancak son dönemde gördüklerim ile Batuhan Karadeniz'in Beşiktaş dışında futbol oynamasına bir taraftar olarak çok memnunum diyebilirim...

Bu LigTv röportajı ile uzun süredir bir futbolcudan görmediğim çiğlikte özel hayatını, kız arkadaşını, arabasını göz önüne seren panpanın yaptığı Ömer Çatkıç esprisine dahi gülememiştim... Ancak Guti'ye "n'aber lan" demesi, kendini marke eden futbolcuyu art niyet ile oyun dışı bırakıp gol atması ile bu emek hırsızı iyi ki gitmiş diyorum...

Seyrek görüşelim...



Videosu için: LigTV Web

Pazartesi, Aralık 13, 2010

Teşekkürler Shuster Dayı...

Senin sayende bu ülkenin bir takımında, Portekiz milli takımının Ronaldo dışındaki ütün hücüm hattı yer alacak 2. devre itibarı ile...

TV ve de gazete köşelerinde sana sallayıp milleti gaza getiren spor yazarı bozuntularına rağmen bildiğini okuyorsun ve de takımı güçlendirmek için çok doğru hamleler yapıyorsun

Tekrar teşekkürler dayı...

Perşembe, Aralık 09, 2010

Yatacak Yeriniz Yok

Birisi bana Beşiktaş ve Bursaspor maçı ile ilgili verilen cezaları
a. Vicdani
b. Hukuksal
c. Mantıksal

Olarak açıklasın lütfen. Yönetmeliklere göre saha dışı olaylarının kontrolü ve de güvenliğin sağlanması bulunan il ve ilçelerdeki mülki amirlerin sorumluluğundadır. Klüplerin sorumluluk alanı stad içinde başlar.

Sen emniyet olarak bu kadar gergin olacağı belli bir maçta önlem alamıyorsan, yollarda yaptığın aramalarda bulduğun bıçak satır gibi alet edevatdan sonra taraftarları maça getiriyorsan ve de yine salak gibi sen gelen Bursa taraftarını eski açık'a sokamayıp dışarıda kavganın zeminini oluşturuyorsan kusura bakma ama en hafif tabirle hata ve aptallıklar sana aittir abicim...



Sakın sportmen kisvesi altında sahte maskeler takan insanlara da inanmayın. Yok bu cezalar devrim olacak, dönüm noktası spor yasası falan gibi tuzaklara kanmayın. Yemezler ha bu beklenti olanlara da şu hareketimizi sevgilerimizle gönderiyoruz...




(Fotografı yeşil gazete org'dan aldık...Teşekkürler)

Pazar, Aralık 05, 2010

Beşiktaş 1 - 0 Bursaspor


Maçın twitter özeti (140 karakter): Beşiktaş büyük bölümünde iyi oynadığı maçta Bursa'yı 1-0 yendi. Maçtan önce olaylar, yaralılar var. texas pis, çArşı serseri.Forza Schuster.


Maçın "Kazan" özeti (100 kelime): Bir önceki güne göre 15 derece daha soğuk ve yağmurlu hava bir grup taraftarı ayıltamamış, nedense kan gövdeyi götürmüş. Ne içtilerse söylesinler de biz ondan içMeyelim. Adam döner bıçağı ile maça gelmiş. Bursa'da ki maça deplasman seyircisi alınmasın, sonuçların altından kimse kalkamaz. 
Bugün tribünler tamamen doluydu, soğuğa rağmen taraftar çok iyiydi. Hatta Holosko'nun golünde pası taraftar verdi dedik kendi aramızda. Takım da tribün de iyi olunca maç da iyi oldu. Devre arasına kadar 2 maçı kazasız geçebilirse, Beşiktaş, son haftalara kadar zirveyi kovalar. Kapalı locada Q7, Bobo, Sivok ve Nobre yanyana oturuyordu. Sakatların da iyileşmesi lazım … -hadi beyler afiyet-
 

An itibarıyla


Beşiktaş'ın paf takımı destekli kadrosunun Bursaspor'a yarım pozisyon vererek yendiği maçtır...

Frenimiz boşaldı selektör yapa yapa geliyoruz...

Salı, Ekim 26, 2010

BÖYLE NASIL ŞAMPİYON OLACAĞIZ?


Kafamda dönüp duran soru bu, nasıl şampiyon olacağız? Unutmamak gerek bu sene şampiyon olmak maddi olarak çok önemli, Digiturk'un tarihinde dağıtacağı en büyük miktarda paradan hem şampiyon olup hem de puanlar toplayarak mümkün olan en yüksek miktarı toplamak lazım. Yoksa.....   yoksasını söylemeye dil varmaz. 

Kayseri'ye, Trabzon'a, Porto'ya yenilmek tek başlarına bakıldığında olabilecek birşey ama seri halinde olması ve bir de araya Manisa sıkıştırmak olmaz. Umutlarımızı bitiriyor. 

Schuster'e akıl vermek üstüme vazife değil, umarım birtakım çareler bulacaktır. Mustafa Kemal Abitoğlu'na ve muadillerine ise söylediklerimizi yazmak başa bela açar.

Onur oynadı, fiziksel dertleri var gibi, bir Necip değil henüz ama güçlenirse yıllardır para verilen birtakım yabancılar kadar oynar, çalışır inşallah. 

Şimdi Beşiktaş'ta Necip ve Onur birarada oynadığı için "genç oyuncu" muhabbetleri dönüyor ama lütfen Kayseri'ye bakın. Furkan, Hasan, Serdar Kesimal, Hamza, Abdullah... Helal olsun, milli takım kurtulacaksa Kayserisporların ve Şotaların çoğalmasıyla olacak. Hiddink en azından bu maçı seyretti ona sevindim. Ama ufak bir not; bu oyuncuların çok büyük kısmı "gurbetçi", kendi yetiştirdikleri oyuncuları da bekliyoruz. 



Cumartesi, Ekim 16, 2010

Tokat Gibi Cevap...


Alamanya acı vatan derler...
Biz Türkler de bu acı vatanın en altındakileriz maalesef...
Her türlü aşağılamak her türlü ırkçı saldırının hedefinde maalesef biz oluyoruz...

Ama bu sefer aynı ukalalığı yapan Podolski'nin cevabını sadece 10 saniye sonra Nuri kardeşimiz öyle güzel verdi ki...

Merak edenler bulsun internetden izlesin. Herşeyi bizden beklemeyin:))

Seviyoruz seni Nuri Şahin...

Çarşamba, Ekim 13, 2010

Ne Taktik Ne Diziliş


Şöyle bir maçtan sonra, teknik analiz yazası gelmiyor insanın. Yorumlayacak cok da fazla bir sey de yok hani.
Hadi dedik Almanya, 3 yenilebilir. Adamlar, İspanya'dan sonra bana göre en iyi futbolu oynuyor su sıra. İyi de bir kuşak yakaladılar. Muhtemelen önümüzdeki 10 sene boyunca, bir çok kere Almanya-İspanya eşleşmeleri izliyor olacağız final maçlarında.
Ama Azerbeycan maçına ne buyurulur? Bu kadar mı ruhsuz, vurdumduymaz oynanır...
Üzerinize giydiğiniz şey yatak pijaması değil milli takım forması. Sizler oyuncu olarak ülkede en üst seviyede olan insanlarsınız. Milli forma bu. Ayıp kere ayıp...

Oyunculardan çok esas yüklenilmesi gereken kesim ise Hiddink ve Oğuz ikilisi. Şimdi bu arkadaşlara şunu sormak lazım; bu sezon Sabri-Semih-Nihat-Özer-Hakan Balta-Colin Kazım-Nihat Kahveci-Semih-Tuncay gibi oyuncularımızın hangi 90 dakikalık oyunlarını izlemişler. Neye göre seçilmişler? Nuri Şahin gibi Almanya'da başarılı bir sezon geçiren bir adam mıdır ilk maçın kurbanı ya da PSG'de oynayan Mevlüt şu forvet yokluğunda bir 45 dakika bile sahne alamaz mı?

Oyuncuların isimlerine ve de takımlarına göre değil, form durumlarına göre çağırın milli takımı. Çok doluyum çok kızgınım, bizleri bu kadar üzmeye hakkınız yoktu.

Son olarak da Sabri'nin sağ bekliğinden ne hayır gördük ki; sol bekliginden hayır bekleyelim. Ya da Hamit'in sol içte ne yeri var allah aşkına. Almanya maçında bir kere bile soldan gelemedik...

Hamit kardeşim; 2 maçta da gösterdiğin mücadeleden dolayı kucak dolusu teşekkürler...

Cumartesi, Ekim 09, 2010

Pazar, Ekim 03, 2010

Kötü Değil Çok Kötü Kuddusi


Ortadaki pozisyonları yorum hatası diyorum, göremedi diye polyanacılık yapıyorum. Penaltı pozisyonu öyle, yediğimiz gol öyle tekmeler öyle. Hadi hepsine yorum hatası diyelim de; önce tokat atmak sonra da yumruk atmanın cezası sarı kart mıdır?!?!
Yuhh be Kuddusi... Biraz balık ye, beynine kat gitsin tabii var ise!!!
İşte bunun yüzünden açık ara Türkiye'nin en eyyamcı hakemisin...

Cuma, Ekim 01, 2010

Fabian Parlıyor...

Yalan değil, parlıyor ...

Şu anda takımın en 'değerli' oyuncusu olmalı... Dün akşam Rapid Vien maçında da döktürdü... Ofansta, defansta ritmini hiç bozmadı. İlk golün asistini verdi, ikinci golde pozisyonu hazırladı, gol aradı, adam kovaladı, ne yapması gerekiyorsa fazlasını yaptı... Ne Guti ne Q7 ne de bir başkası şu anda Ernst kadar formda değil...

Haftasonu Trabzonspor'un güçlü ortasahası karşısında da Ernst en büyük silahımız olacaktır...

Futbol Benim İşim...

Çarşamba, Eylül 29, 2010

Üzülme Fener, yalnız değilsin


Yine yanlış anons, hep yanlış anons, olacak şey değil (!)

Avustralya'da top model yarışması düzenlenmiş, sunucu abla (yukarıdaki sarışın olan galiba) içeriden kulaklığına iletildiği gibi kızlardan birini birinci ilan ediyor, sevinç tebrik filan derken içeriden bir haber daha geliyor meğer oylama sonucu birinci olan öbür kızmış. Ama Allahtan önce timsah yürüyüşü yapıp sonra stüdyoyu yakan filan olmamış, maazallah kapalı yerde facia ile sonuçlanabilirdi, güzellere yazık olurdu.

Bu arada vesile ile bloga iki güzel insan resmi koymuş olduk, hep Deli İbo hep Schuster çekilmez değil mi?

Fi'ler sevsin sizi

"Beşiktaş Futbol Yatırımları Sanayi ve Ticaret A.Ş., İMKB’ye yaptığı açıklamada BJK İnönü Stadyumu’nun isminin 2 dönem için Fi-Yapı İnönü Stadyumu olarak kullanılacağını bildirdi. "


Şeref Bey Stadyumunun adını kim öyle kullanacakmış? Bir adı belirli bir süre ile başka birşey olarak kullanmak nedir? Yoksa resmen değiştiremiyorsunuz da aranızda öyle mi diyeceksiniz?

Pazar, Eylül 26, 2010

Üstün Alman Teknolojisi!!!



Fabian sen insan değilsin. İnsan görünümlü androidsin. Bu kesinkes anlaşıldı bu sezon. Ve de alabildiğine insansın ne diyim...
Maçtan sonra gülerek demek ki ben de Guti'den birşey öğrenmişim diyecek kadar da alçak gönüllüsün...
Seviyoruz seni Yamyamımız...

İnönü'de OktoberFest!

Alemsin Fabian... CSKA maçından sonra Antalya maçında da skoru belirleyen oyuncu oldun.
Bugün ilk yarıda Necip biraz daha önde oynadı, ikinci yarı Ernst öne daha fazla yaklaştı ve Antalya'nın ipini çekti... 2 mükemmel asist, 2 klasik Bobo golü. Açıkçası son dakikaya maçta puan kaybedeceğimizi düşünmedim, tabi bu hissi bana veren takıma, hocaya çok teşekkürler. Dolu tribünler keyfli bir akşam geçirdi.

Maç sonu staddan ayrılırken maçın istatistikleri ile ilgili kendi aramızda konuşurken atılan 2 gole ek olarak kaçan 'net' 8 pozisyonu daha sayabildik. Allah bereket versin İnönü'de bu takım coşar. Orta saha maçı o kadar domine etti ki Antalya uzun dahi oynasa topa sahip olamadı. Bobo ve Q7 iyi pres yaptılar. Tabata çalıştı ancak zayıf fiziği ile takımda sırıtıyor. Hilbert ikinci yarı daha fazla ileri çıktı, arkasını Zapo ve Toroman topladı. Hilberti daha etkili görebilirsek takım bir vites daha arttıracaktır. Hakan Arıkan maça etki etti ve hatalıydı. 2 nci golü atınca sahadaki mutluluğu görmeye değerdi. Taraftar da destek verince güzel görüntüler ortaya çıktı. Ama maç berabere bitseydi Hakan için 'yine' zor bir dönem başlayabilirdi.

Maçın istatistikleri takımın ne kadar baskın bir oyun oynadığını ortaya koyuyor. 90%ye yaklaşan pas oranı,  kaleye çekilen 21 şut... Şutlardan 5-6 tanesini Q7 çıkardı, biri direkten döndü, muhteşem bir trivelası da kalecide kaldı. Hızını kesmedi bir martı yavrusunu da sahada yakaladı ve görevlilere teslim etti. Q7 olsun da isterse çamurdan olsun... Maçın her anında taraftarın ilgisi onun üzerinde ve o bu ilgiyi kesinlikle hak ediyor.

Şifo Mehmet'i seviyoruz.

Bu yıl kombine sahipleri mutlu. Bu yıl formalar güzel. Bu yıl takımda hava iyi, yönetimden arıza nispeten çıkmıyor (nispeten dedim ama sinan engin YD'nin arkasında maç seyretmiş, görmek istemiyoruz onu...), tribünler heyecanlı.

Bu yıl Beşiktaş'a kış zor gelir, baharı Avrupa'da karşılarız ...

'O' yıl bu yıl olabilir...

Cuma, Eylül 24, 2010

Sistem Takımı Olmak


Demek hangi rakiple oynarsan oyna içeride dışarıda aynı sistemi oynamak demektir. Sarı melek Shuster'i tanımayan insanlar için kurduğu sistemi anlamaya çalışmak zulumden beter. Her hafta aynı yazılar...
Bu kadar rotasyon mu olur, savunma bu kadar ileride mi kurulur. Beşiktaş çok pozisyon veriyor vs vs vs ...
Oyunculuk hayatı boyunca da keza hocalık hayatı boyunca da lafını esirgemeyen hocamızın bunlara cevap vermemesi sadece Türkçe bilmemesinden kaynaklanıyor. Aman bilmesin zaten, yoksa Adnan Aybaba, Selçuk Yula gibi adamlara laf anlatma zorluğuna girecekti:))

Hocanın elinde vazgeçemeyeği sadece 3 tane oyuncu olan bir kadro var, bunlarda belli zaten: Q7, Guti ve de Fabian. Bunların dışında herkese belli oranda şans veriyor. Tahminim devre arasında 2 3 tane daha safra atılacak ve de nokta transfer yapılacak. Yönetimin temel amacının, bu birinci sınıf oyuncuların yanına en az 1 ya da 2 tane daha oyuncu almak olmalı. O zaman ne ligin sonu kötü biter ne de UEFA kupasından erken ayrılırız...

Pazar, Eylül 19, 2010

Helal Olsun Size

Şampiyonluk da en ciddi rakiplerden birisi ile deplasmanda oynuyorsunuz...
Rakipden daha fazla şut atıyorsunuz, daha fazla pas yapıyorsunuz, daha fazla korner atıyorsunuz ve de daha daha 25. dakikada 2 değişiklik ile oyunda 10.5 kişi ile oynuyorsunuz...
Hepinize helal olsun böyle top oynadığınız için. Sezon sonu ne olursa olsun, bu takımı izlemek müthiş keyif...

Perşembe, Ağustos 26, 2010

Yallah Cinler Yallah


Kış kış cinler kış kış...
Aman diyorum Necip, allah kem gözlerden saklasın seni. Su anda oynadığın kadronun kıymetini bil. Sağında Fabian solunda Guti oynuyor.
Aman diyim aç dört gözünü adamların her hareketini öğren kendine uyarla...
Çok ama çok doğru yolda ilerliyorsun.
Sana ön libero diyen salaklara şaşıyorum. Sen tepeden tırnağa merkez oyuncususun ve de bu pozisyonu dolduruyorsun.
Eğer biraz da ayaklarını çabuklaştırırsan, 2 sezon sonra seni Avrupanın başaltı takımlarından birine uğurlarız...
Ayağına sağlık bu geceki maç için...

Pazartesi, Ağustos 23, 2010

Güle güle Kaptan...


Teşekkürler kaptan...
Geldiğinde hepimiz çok heyecanlanmıştık. Basel'deki performansın ile futbolu takip edenlerin merakla beklediği bir oyuncu idin.
Saman alevi performanslar gösterdin maalesef. Bir türlü her maçta 10 üzerinden 8 alamadın.
Ama çok çok iyi oynadığın maçlar da oldu. CL elemesinde 2 maçta muazzam oynayarak bizi lige taşımıştın. Ya da haksız kırmızı ile atıldığın GS derbisi...
Formayı taşıman ile saha içerisinde ve de saha dışarısındaki davranışların ile örnek aile yapın ile bu formaya halel getirmedin...

Teşekkürler Matias yolun açık olsun. Sol içten girip sağ iç attığın golleri özleyeceğiz be güzel insan...

Pazar, Ağustos 22, 2010

Kimseler Ukalaca Konuşmasın



Minimum 50 maçlık uzun bir maratonun daha başındayız. Ukala basınımız derki, Bobo kesik yer mi, Guti nasıl oynamaz Necip neden sahada olmaz. Kimse gaza gelmesin, hiçbir 11 aralıksız 50 maç oynayamaz. İster rotasyon diyin ister bazı oyunculara son şans deyin hocanın yaptığı sonuna kadar doğrudur.

Yanlış olsa, takım ilk yarıyı 4-0 hale getirecek pozisyonlara giremezdi. Fırat Aydınus'un atladığı bir kırmızı kart bir de penaltı pozisyonu olmazdı sahada.

Tesadüfi yenilen 2 gol ile maçı verdik. Olur bunlar. Cok fazla takmamak lazım kafaya. Bu takım, doğru futbolu oynuyor istikrarlı bir şekilde. Ve de 3 5 hafta sonra oyuncularımız bu sistemi sindirdiğin de cok daha farklı bir takım izleyeceğiz.
Daha bu takıma Guti tam anlamıyla dahil olacak. Yolda Robinho var. Sakin olmak lazım.

Ben dünkü Beşiktaş'ı çok beğendim. Sadece ufak bir yol kazasına uğradık çok fazla kafayı bozmamak lazım.

En çok hoşuma giden de, 19 yaşındaki Ersan kardeşimiz oldu. Çok çok iyi bir sol ayaklı stoper geliyor. Sert, ayağı düzgün ve de hava toplarına çok hakim...

Sakatlar iyileşene kadar da kafamdaki ideal kadrom şöyle gözüküyor lig için:

Hakan Arıkan
Ekrem Dağ
Zapo
Ersan
Deli
Fabian
Necip
Guti
Q7
Bobo
Hilbert

Salı, Ağustos 03, 2010

Budur!!


Önce haber:
"İngiltere Premier Ligi ve Manchester United'ın golcü oyuncusu Wayne Rooney, fena yakalandı. Manchester'da bir gece kulübünde eşi ve arkadaşlarıyla sabah 5.30'a kadar eğlenen, eğlence
çıkışı sigara içerken görüntülenen ve sokağa işeyen Rooney'i zor günler bekliyor."

Ve yorum:
Şimdi biri gelip sorsa "Beşiktaş'a Rooney mi gelse sevinirsin Marco (Mehmet) Aurelio mu?" diye sorsa tereddütsüz Rooney derim, adamın duruşu bize yakın bi kere :)
Ama "Rooney mi gelsin Nobre mi gitsin?" sorusuna net cevabim yok vallah billah

Son söz:
Biz çakma Mert gitsin diye uğraşırken çakma Mehmet nereden çıktı Allahaşkına, sevgili başkanım bi taraftan yaparken bi taraftan bozmayın kuzum, akıllı olun, delirtmeyin.

Cuma, Temmuz 30, 2010

Çift Önlibero Aldatmacısı


Dün akşam oynanan maçta, 2. yarı ile beraber Necip Uysal'ın oyuna girmesi ile beraber takımımız oynamaya başladı gerçek anlamda. Bugün usta kalemlerin 2 önliberolu sistem Beşiktaş'ın çıkışı olması deyişlerine ise sadece şaşırarak bakıyorum!!!
Takımın maçın başında çıktığı diziliş olan 4-1-4-1 ikinci yarıda da aynı şekilde devam etti. Necip'in oynadığı pozisyon orta sahanın merkezi idi. Sezon boyunca da takım aynen bu dizilişte oynayacak. Kadro yapısına bakınca da oynanması gereken sistem bu zaten. Kritik olan merkez oyuncularımız görünen o ki; Necip ve Guti olacaklar. Bu ikili de bu işi ligde fazlasıyla hallederler. Şampiyonluk yarışındaki rakiplerimizin Emre-Baroni ve de Barış-Ayhan-Mustafa ile oynadıkları düşünülürse...

Tek tek oyuncularımıza bakarsak ise;
Hakan:İlk yarı boyunca takımı oyunda tuttu. Kusursuz kalecilik performansı sergiledi. Fiziği ve duruşu ile kaleyi devralması gerektiğine inanıyorum. Devam Hakan bu şekilde aynen
Erhan Güven: Sağ bek olarak defansif anlamda sırıtmadı. Özellikle ilk yarıda sol tarafımızın otoban olmasından dolayı ters kademelere tam zamanında girdi. Yerli kadrosundan dolayı oynayacaktır sezon boyunca. 18 kişilik kadroda oynayacaktır.
Sivok: Her zamanki gibi güven verdi. Sert oyunu ile yıldırdı. İlk yarıdaki sarı kartlık pozisyonu stoperin nasıl kart almasına dair iyi bir örnek oldu.
Toraman: Klasik Toraman idi. Elinden geleni yaptı. Seviyoruz seni El-Toro
Deli: İlk yarıda Q7 nin geriye gelmemesinden dolayı cok zorlandı. 2. yari ile beraber toparladı kendini.
Fabian:Olmuyor be Fabian. İlk yarı da cok top ezdin be abicim
Hilbert: Sezon boyunca 10 üzeriden 7 oynayacak bir adam. Geriye dönüşleri güçlü. Bekler ile beraber kombinasyonlara açık. Şahsen beğendim
Delgado: Ehveni şer. Özgüveni yok. Guti ile beraber benim gözümde gitmesi gereken ilk adam.
Nihat: Sert savunma karşısında bocaladı. Olur böyle vakalar...
Q7: Beşiktaş'ın karizması. Top oynamaya geldiği çok belli. 2. Devre her topta vardı. Gittikçe açılıyor. Bobo'ya yaptıği asist sıra dışı idi.
Nobre: Bildiğiniz Nobre işte. İlk yarıda Delgadonun golünü engelledi itina ile!!!:( Gitsin hemen

Necip Uysal; altyapının son ürünü. Geleceği çok parlak. bana nedense hep Pirloyu hatırlatıyor bu çoçuk. Umarım kariyeri de öyle olur.

Sonuç olarak; haftaya İnönü'de turu geçecek skoru aldık. Takım hergeçen gün daha iyi olacaktır...

Çarşamba, Temmuz 28, 2010

Cuma, Temmuz 16, 2010

Sensiz Geçen Günlerin...


Yine mekandayız yerimizi almışız...
Üstümüzde sıfır kilometre gıcır formalarımız...
Yönetimin korsana karşı uyarısı işe yaramış, maça gelenlerin çoğunluğunda orijinal forma var...
Takım çıktı sahaya, eskilerden başlayarak sıra ile çağırdık arkadaşları. Hele bir tanesini görmeyeli 1 sene oluyordu...
Ama bir tanesi çok farklı idi. Gözlerimizin pasını sildi 90 dk boyunca. Aldığı her topla bastı geçti Quaresma...
Bu stadda bu ligde kimleri izledikten sonra demem o ki; futbolcu olsun böylesi olsun, çok kandırıyorlar bizi çok
Maç ile ilgili anlatılacak çok birşey yok esasında. Önemli olan maçın başında dediğimiz gibi sensiz geçen günlerin...
Maç sonunda vikingli dostlarımızı çağırdık alkışladık yürekten ve de vikingtur bu sene mike mike şampiyon tezahüratı ile yolcu ettik...
Unutma unutturma Nobre gitsin. Saolsun dün 10 dk içerisinde neden gitmesi gerektiğini hatırlattı arkadaş
Ve de Nihat, hoşgeldin tekrardan...

Salı, Temmuz 06, 2010

Nobre Gitsin...


Şu gelsin, bu gelsin, öbürü gelir gibi yapsın ama ne olursa olsun Nobre gitsin.

Prensip olarak BJK ile sözleşmesi olan, yönetim ve teknik kadrolar tarafından benimsenen herkes başımın üstündedir. Sadece iyidir veya kötüdür derim. Ama Nobre istisna. GİTSİN.

Her sabah haberleri gönderildiği haberini duyma umudu ile okuyorum desem yeridir. Batıyor adam bana. Yeteneksiz, katkısız, masraflı, varlığı yerinde oynayabilecek bir Türk oyuncuyu engelliyor. 7 sene olmuş buraya geleli, Türk pasaportu çıkartılmış adama, yaşı 30'u geçmiş. Ama paşam geçen gün çevirmen aracılığı ile yaptığı basın toplantısında milli takıma seçilme ihtimalinden bahsediyor. Bi git, Allahı adını verdim git ....


Mert olunmaz, Mert doğulur...

Cumartesi, Haziran 19, 2010

Çarşamba, Haziran 16, 2010

Resmi Site'de Fanatizm....

Bu sefer haklilar ... Resmi Site taraftar sitesi değildir... Bir tarafta olumlu gelişmeler olurken serin gelemiyoruz maalesef, yine yıkıyoruz bir yandan...

Ne gereği vardı bu şekilde bir içeriğin:

Pazartesi, Haziran 14, 2010

Güle Güle Büyük Mustafa, Hoşgeldiniz Schuster ve Q7 ve ASF






















Şuradaki kaydın sonunda tribünün Büyük Mustafa'ya mesajını yazmışız, seneye de seninleyiz diye. Demek ki sağlık, "parayı veren yönetici düdüğü çalar" prensibi gibi bahanelerle kısmet değilmiş, üzüldük. Halbuki ceketinin üstündeki BJK armasını öperken gözlerinin dolduğunu hatırlıyorum. İnşallah bu çok sevdiği klüpte hakettiği değeri görerek katkı verecek fırsatı olur. Şimdilik geçmiş olsun diyebiliyoruz...
"Real'i şampiyon yapamazsan Beşiktaş'ı çalıştıramazsın" gibi bir hava oluşmaya başladı yabancı hocalarda, bundan sonra da Mourinho gelir artık :) Schuster'i henüz BJK hakkında tek kelam ederken görmedik duymadık ama sağlam cukkalı bir sözleşme yapılmış, hayırlı olsun, hayırlısı olsun, pek tanımam etmem (ne biçim bir futbol cahiliyim lan ben?) ama ilk izlenimim ne pozitif ne negatif. En azından Türkiye'deki futbol ortamından, orta halli bir tımarhaneyi andıran BJK yönetimimizden ne anlayacak da neler yapacak bilemiyoruz.
Q7'ye gelince, çingenenin işini iyi yapanı çok iyidir ama az bulunur diyip bağlamak istiyorum. Hoşgelmiştir, candır, canandır, Azize'ye Ronaldinho'yu getirtip suyun karşı tarafında majör bir finansal karadelik daha oluşturtacağı için bilhassa güzeldir :)

Hoşgeldin Be Yaa


Nerelerde kaldın be abijim be ya...
Aralara bu kadar mesafe konur mu be
Hadi hemen al sırtına 7 nolu cubukluyu da sahaya be ya

Pazartesi, Mayıs 31, 2010

Çarşamba, Mayıs 26, 2010

Quaresma'yı Beklerken ...


Quaresma'yı beklerken...
Bizim blogun hissedarı Bülent kardeşimiz evlendi, Burcu'ya ve Bülent'e ömür boyu mutluluklar dilerim. fenevbahce hesabı kendimiz evlenmiş kadar sevindik, düğün partisinde Big In Japan çalarken sahnede olan bizler yaşlandığımızı iyice idrak ettik.

Quaresma'yı beklerken...
Bizim blogun 3te 1 ortağı Çağrı kardeşimiz terfi etti. O artık bir senyör. Kendisine başarılarının devamını dilerim. Sanırım daha fazla cukka yapacak, bir de seneye numaralıya terfi ederse bilsin ki biz de onu takip ederiz... Mabedin heryeri bizim değil mi? Semt bizim değil mi? Aşk bizim değil mi? (Bizim a.q.)

Quaresma'yı beklerken...
Kendimi değişim rüzgarlarına bıraktım. Evi değiştiriyorum, artık Beşiktaş belediye seçiminde inisiyatif sahibiyim. İşi değiştirdim. Harbi Beşiktaş'lı olm benim patron dedim, beğendiremedim... Kimi arkadaş "utanmadın mı lan" dedi burada çarşaf çarşaf Murat Aksu yazdığım için... Valla aşk başka iş başka ama dolaylı olarak Beşiktaş'a hizmet ediyorum sanki, bu da güzel...

Quaresma'yı beklerken...
Ülkemde bir Kemal çıktı sahneye... Biliyoruz ki dürüst... Biliyoruz ki giydiği ateşten gömlek... Heyecanlandım belki de ilk defa bir siyasiyi dinlerken. İyi olan kazansın, hayat astığı astık kestiği kestik kabadayılara kolay olmasın, titresinler ve kendilerine gelsinler... Gandi dandi farketmez, umarız Kemal affetmez! Takip ediyoruz...

Quaresma'yı beklerken...
Savaşlar sardı yine dünyayı... İran'a saldırı hazırlığı, Kore'lerin hangimiz daha nükleermiş bakalım tatbikatları, Irak'ta soykırıma devam, Afganistan'da bombalanan siviller... Ölen kurtuluyor belki bu boklu gelecekten...Çivisi çıkmış dünya... Savaşmayın sevişin ulan!

Quaresma'yı beklerken...
Ronaldinho aziz başkana mesaj göndermiş, başkan beni al diye... Henry desen bavulları toplamış, schekip'ten uçak bileti bekliyormuş. Sercan da amerika dönüşü bileti sabiha gökçene almış...kadıköye kolay gitsin diye... Bursa şampiyon olduğunda sesi bir tarafına kaçan bir şeytan vardı ya, seneye de ibiş ibiş konuşsun diye bol sıfırlı anlaşma imzalamış... Fulya'da plazaların çöp tenekesi olmuş altyapının konteynerleri...

Quaresma'yı beklerken...
İster misin gelsin... Gelir mi dersin? Gelse ne sükse yaparız haaa, takıma uysa da uymasa da... Ye kürküm ye modeli gitmiyor mu işler bu devirde... Ya bi de gelirse, zulaya atalım bi maytap bi kaç meşale, taksi kaç para yazar acaba Beşiktaş'tan AHL'ye...

Quaresma'yı beklerken...
Bir yazı astım bloga az ters çok manyel!

Cuma, Mayıs 21, 2010

Maden Ocağı, Matem Ocağı

Başımız Sağolsun!

Buraya not ediyoruz, unutmuyoruz.  

Ülkemde insanlar ekmeklerini yerin 500 metre altından çıkarıyor. Sigortasız, sendikasız, güvenlik önlemi olmadan, vurdumduymaz bürokratlar, rüşvetçi vampirler, doymak bilmez patronlar her gün binlercesini ölüme gönderiyor göz göre göre... Gün batmadan temiz havayı çekebilirlerse kurumlu ciğerlerine ne ala, o günün karı... Bir de çocuğuna verdiği harçlık ...

Buraya not ediyoruz, unutmuyoruz. 

Son 50 yılda 3000'e yakın işçiye mezar olmuş kömür ocakları, yüzbinlercesi de yaralanmış. Sorumlu kim? Geçtiğimiz ay Balıkesir'de 13 işçi öldü. İş kazası -olmasa daha iyi ama- olabilir. Ama problem şu ki aynı yerde 3 yıl önce 17 kişi daha öldü. İsyanımız bunu önlemeyen yetkililere, sorumlu tutulamayan patronlara, işten atılırım korkusu ile arkadaşlarını ölüme gönderen çapsız mühendislere ...

Buraya not ediyoruz, unutmuyoruz.

Bizler şımarık insanlarız, doymuyoruz, yetinmiyoruz, sebat etmiyoruz, daha fazlasını istiyoruz. Bizim istediklerimiz olabilsin diye ülkemde insanlar ekmeklerini yerin 500 metre altından çıkarıyor... Bazen de çıkaramıyor...!

İlgili haber burada...

Çarşamba, Mayıs 19, 2010

Kifayetsiz Muhterisler!!


Hani sizi en son sivas maçında hiç hayırlı olmayan dualar ile anmıştık ya, gene otururken benzer laflar süzülüverdi ağzımdan. Azıcık kalıbınızın adam olun da söyletmeyin bunları kendinize.
Kifayetsiz muhteris oldunuz iyice, yanlışlar yapıyorsunuz, ihtirasınızdan gözünüz bariz yanlışlarınızı görmüyor, hesap verecek yüzünüz yok, taraftarınız istifanızı istiyor, siz çıkmış memleketin oynarken anıtlaşmayı becermiş ender futbolcularından birine bok atıyorsunuz, içinde oturduğunuz dereağzından bir parça alıp kolayca yapıyorsunuz bunu hem de. Fikrinize de zikrinize de tükürüyüm sizin!!
Hesap vermekten kaçıyorsunuz, çok iyi ilişkileriniz olduğunu ve istediğiniz gibi kontrol ettiğinizi iddia etttiğiniz taraftarlarınız sizi istifaya çağırıyor ama onlara dönüp ufak bir özürü bile çok görüyorsunuz, birtakım haydutlar çok övündüğünüz stadınızı yakıyor, onları bulmak için bir çaba göstermiyorsunuz, stada sokulan onca maytabın sorumluluğunu almıyorsunuz... Hatanız kabahatiniz çok, dönün onlara bakın.
Gerçekten o milyonlarca taraftarınıza karşı borcunuz var, ya sözlerinizi tutacaksınız ya da başarısızlığınızı kabul edeceksiniz. O insanların çoğunu taraftar olmaktan çıkartıp mankurt müşterilere çevirdiniz, spora ihanet ediyorsunuz, durmaksızın.

İki kelam da Rüştü'ye; sen büyük sporcusun, iyi oynadığın zaman olur, kötü oynadığın zaman olur ama mihenk taşısın. Bu adam senin efendiğin altında hep ezildi, geçmişi de unutmadık, sen hep yendin bu terbiyesizleri. Başını önüne eğme ne olur...

Cuma, Mayıs 07, 2010

Geçmiş Olsun Rıdvan...



Çok şanssız bir pozisyonda ağır bir sakatlık geçirdin...
Kısa süre ile şans bulduğun formada sana güvenenleri mahçup etmedin...
Çubuklu ile kapalının önünde, kanat bindirmelerini en kısa süre görmek istiyoruz tekrar

Rıdvan Şimşek Rıdvan Şimşek Rıdvan Şimşek...

Pazar, Mayıs 02, 2010

Yemişim Q7sini...


İşi gücü bıraktık Inter'in Q7 sinin peşine düştük. Yine 10 milyon dolarlarla transfer yapılacak. Yine yabancı oyuncularımızdan birilerinin sözleşmesi fesh edilecek.

Eğerki uzun soluklu bir başarı hedefleniyorsa bir çekirdek kadro kurulur ve bununla yola devam edilir.

Geçen sezonun başında 2 önemli transfer yapıldı takıma. Bunlardan birisi Rıdvan Şimşek diğeri ise İsmail Köybaşı. Bu sezonda, buna benzer yine yerli oyunculardan 1 2 isim takıma monte edilmeli. Eğer alınabiliyorsa, Volkan Şen, Furkan ve Abdullah ilk tercihlerim. Keza Manisaspordan Güven'de ilk tercihlerimdendir. Kadroya bir de ne olursa olsun, A2'den yedek bir stoper kazandırılmalı.

Yabancı oyuncularda, zaten alanımız yok transfer yapabilecek. Önümüzdeki seneyi değil 2 3 sene sonrasını hedefliyor olmamız lazım. Omurga iyi yönde, gaza gelip asla bu omurgayı bozmamak lazım.

Sakatlıksız bir sezon olursa, bu kadro seneye de son haftaya kadar potada kalır.

Gelecek eşittir Necip, İsmail ve Rıdvan dır. Q7 ler değil...

Cumartesi, Mayıs 01, 2010

Yüreğimiz Yanıyor



Buralardan çok uzaklarda bir coğrafyanın adını belki de çoğumuzun ilk defa duyduğu bir ilçesinde bir karakolda bayrağımız dalganıyor...

Ve bu bayrağın dalgalanması için orada bulunan askerlerimizden 4'ü şehit 7si ise yaralı...

Birçokları için birer istatistik ama siz gidin bir de o ateşlerin düştüğü evlere analara babalara kardeşlere eşlere anlatın...

Ondan sonra da silahı bıraktım geldim diyenlere başımızın üstünde taşıttırın bizlere...

Hadi canım sende!!!

Cuma, Nisan 30, 2010

Adam mı öldürdük lan?

Cinayete tam teşebbüs 80bin TL, puşta puşt demek 250bin TL. El-vicdan yahu!!

Federasyon yetkilileri, rengi bozuklar ve yardakçıları! Sakın gelmeyin İnönüye, aramızda toplarız 80bin TL, peşin öderiz gerekirse.

Perşembe, Nisan 29, 2010

Samimiyetsiz Olmayın Lütfen...


Avrupa şampiyonasında Otto Rehhagel ile Yunanistan şampiyon olduğunda herkes oynanan futbolu ile şampiyonayı ve Yunanistan'ı eleştirmişti.
Dün aynı şekilde oynayan Inter ise Barcelonayı elediğinde aynı oyun tarzı bu sefer taktik deha olarak algılanıyor.
Zaten zorlukla iyi futbol oynandığına şahit oluyoruz. Bunun en büyük temsilcisi Barcelonaya sallamayı moda etmeyin.

Bakın dün geceki poz yıllar önce verilmiş!!!

Son olarak da şampiyon liginin 2 yarı final maçındaki hakem hataları şaka üstü ne diyim. Buz gibi gol verilmez 90. dakikada, İnterli oyuncu yalandan atılır vs vs vs...

Yorumsuz ...

28.04.2010
Barcelona - Inter CL Yarı Finali'nden bir fotoğraf :)
Kaynak NtvSpor, Yorumsuz sunuyorum :)

Salı, Nisan 27, 2010

West Ham'dan Satılık...!


EPL takımlarından West Ham United'ın hissedarları David Sullivan der ki: 'Scott Parker dışında kalan tüm futbolcularımız iyi bir teklif gelmesi halinde satılıktır.!' Gerçekten radikal bir karar ... Sullivan ekliyor: "Tabela yalan söylemez, seneye aynı durumda olmak istemiyoruz.!"


Scott Parker haftasonu yapılan maçta Wigan'a karşı galibiyet golünü 76 ncı dakikada atıp, West Ham'in EPL'de gelecek sezon da top koşturmasını sağladı. Bu galibiyet ile West Ham kümede kalmayı başardı
Scott Parker bu sezon 2 gol attı ve son golü gerçekten hayati bir önem taşıyordu. Belki de takımda tutulması düşünülen yegane futbolcu olmasını sağladı.

West Ham United'da benim dikkatimi çeken oyuncu ise buradan daha önce de bahsettiğim Alessandro Diamanti.  Bu sezon 7 gol attı eski Livornolu... West Ham'ın yaklaşık 7 M Euro'ya kadrosuna kattığı İtalyan eğer alınırsa Beşiktaş'a güç lige neşe katar... Sonra başlarız "2 Alman ve 1 İtalyan orta sahada bir futbol fahişesi ile karşılaşmışlar, demişler ki ..." şeklinde fıkralar üretmeye ...

Pazar, Nisan 25, 2010

İTALYA'DAN HAKEM DEĞİL SAVCI İSTİYORUZ

Çok sığ tepki vermişiz, yesinler! Göte göt demeyelim de içimize mi atalım? Bu taraftar o tribünü pankartlarla da şelendirmesini bilirdi ama sadece tek bir pankart açılabildi koskoca Şeref Bey stadında, hiç bir pankartın içeri girmesine izin verilmedi. Sadece başlıktaki ifadeyi içeren bir pankart, o da 2 dakikalığına kapalıdaki setin hemen altına açıldı.
Gözümüzün önünde küçücük bir pankartı açmaya çalışan taraftarlara (ki pankartta zararlı birşey yazmıyordu gördüğüm kadarıyla) pankartın ne dediğine bakmadan güvenlikçiler tarafından yapılan muameleyi görmeliydi "çok sığ tepki yapıldı" diyenler. Böyle diyene tepki gösteresim geliyor, az bile yaptık diyesim geliyor, hani az da yapmadık ama :)
Mustafa Denizli'nin maç sonrası konuşmasını dinledim, "küfür ve muhtelif olaylar hakkı yenen her takımın stadında oluyor, gayet normaldir, hak yemesinler, yoksa toplum psikolojisine hakim olamazsın" mealinde söyledikleriyle, maç öncesi kendisine yapılan jestin hakkını verdi. Tabii Denizli'ye yapılan tezahürattaki talebimiz geçerli, korkak oynatmasın takımı, yoksa yılbaşını zor görür takımın başında, kanmasın bugünlere.

Kısaca: "iyisiyle kötüsüyle bu sezon bitti, canın sağolsun Denizli, bu taraftar hep arkanda, seneye korkak oynatma"

Cumartesi, Nisan 24, 2010

Sezonun Özeti

Maçtaki iki olay koca sezonun özeti oldu 90 dakika içinde.
Birincisi, yediğimiz 2. gol direğe çarpıp açılırken Rüştüye çarparak kaleye girdi. Sezon boyunca yakamızdan düşmeyen şansızlık bu maçta da yine yanımızda idi...

Diğeri ise, eyyamcı Kuddusi. Yine maçı çığrından çıkardın helal olsun sana...

Istanbuldaki Uçuşlar İptal


Bugün takımımızı semtde meşaleler ile karşılıyor olacağız

Mesajımız dosta düşmana net; biz şampiyonluk için kupalar için bu takımı desteklemiyoruz. Bu takım bu sene onurlu direnişi ve mücadelesi için koskocaman alkışı ve saygıyı hakettiler

Biz de bu desteği vermek için orada olacağız. Bir elimizde meşaleler bir elimizde de kolluk kuvvetlerimiz için limonlar olacak!!!

Davullar Yetim Artık...


Biz onu hasta olduğu dönemde elden düştüğü dönemler ile değil bateri ile dans ettiği anlar ile hatırlayacağız

Güle güle büyük usta, gittiğin yerden yer tut bize. Artık davullar hep yetim kalacak eskisi gibi olmayacak...

Perşembe, Nisan 22, 2010

Komiksin Süleyman Youla!!!


Hazretler buyurmuş, aslında Fenerin hakkı yendi diye
Komik oluyorsunuz komik...
Fubolculuğunu da hatırlıyoruz senin. Bu mudur yorumculuk, gazetecelik!!!
Atma din kardeşiyiz...

Asıl Fener'in hakkı yendi

* Fenerbahçe'nin Beşiktaş'ı yenmesinin ardından bu galibiyetin sanki hakem hatalarıyla alındığı şeklinde bir imaj yaratıldı? Bu konuda sizin düşünceleriniz neler?
Zaten Fenerbahçe'nin her derbi galibiyetinin ardından böyle karalamalar çıkıyor. Ligin ilk yarısında oynanan G.Saray maçından sonra da aynı senaryo yazılmıştı. Beşiktaş'ın hakkı nasıl yendi anlayamıyorum. Penaltıları verildi. Lugano'nun yaptığı harekete penaltı verilmediğini söyleyenler İbrahim Üzülmez'in Mehmet Topuz'u indirmesine sessiz kaldı. Bu da yüzde yüz bir penaltıydı. Aslında haksızlığa uğrayan Beşiktaş değil Fenerbahçe. Ayrıca Güiza'nın yüzde yüz gol olacak pozisyonu ofsayt bayrağı ile kesildi. Ortalığı bu kadar yangın yerine çevirmenin ne anlamı var.