Çarşamba, Kasım 25, 2009

Alem Buysa...

...Kral Biziz !!!

ManU 0 - 1 BJK
@
Old Trafford

Pazartesi, Kasım 23, 2009

Pazar, Kasım 22, 2009

Ay Takımı Galaksi Takımı Samanyolu Takımı


Buralarda haftalardır yazıyoruz. Boyalı basının aksine. Bu takıma herkesin güvenmesi ve de şampiyonluğun en önemli adayı biziz dedik. Dünkü maçta gördük işte, sadece tek bir oyuncuya bağlı bir takım işte böyle şeker gibi eriyip gider.

Tek tek oyuncuları irdelemek istemiyorum bunu zaten factotum arkadaşımız yazdı blogumuza. Ben olayın sadece psikolojik tarafına bakmak istiyorum; 90 artı 4 dk boyunca hiçbir oyuncumuz sahada geri atmadı. Sert oynadılar, yılmadılar aksine yıldırdılar. Bütün basının pompaladığı oyuncuları gördük işte, kepaze oldular. Ve de şunu unutmasın fener camiası, bunlar iyi günleri daha!!!

Bu ligdeki en iyi göbek ikilileri Beşiktaştadır. Bunu herkes anlasın bilsin. Ve bu 4 oyuncumuz, son 2 3 haftaya kadar bizi şampiyonluk yarışında tutacaktır. Ondan sonrası biraz şans biraz kısmet artık.

Geliyoruz dedik geldik ulan!!!

Kafam Senle Güzel !


13. hafta derbisinden saatler önce başladık içmeye. Şairler Parkı'nda, Maçka'da, Kazan'da, evde bünyeye karışan alkolün hesabını tutamadık. Şişesini bitirdiğimiz Ruski Standart kafa yapmadı Fink'in golü kadar. Ezeli rakibi yenmek, eski hesapları kapatmak, ligdeki durumumuz, Daum, Topuz, denyo Colin derken maç her açıdan önemliydi. Ancak şu var ki takımın oynadığı olumlu futbol dikkatimizi dağıtan onlarca etkene rağmen hepimizi kendine çekti. Sis bile güzellikleri örtemedi.


Tribünler bir başka güzeldi Bobo yazdıktan sonra. Volkan'la direk arasında ki dar mesafeye sıkıştırdı genç Brezilyalı... Yapar... Daha önce de yaptı ondan biliyoruz... Kimine yukarıda ki gibi bön bön bakmak kaldı sadece...

Oyuncuları tek tek değerlendirmek istiyorum:

Rüştü: Klasik bir maç çıkardı, vasatın üstünde oynadı, yüreğimiz ağzımıza geldi zaman zaman ama Mustafa Hoca'nın dediğine göre son 2 antremana katılmış ve oynamak istemiş.
İbrahim Toraman: Defansı ne kadar iyiyse, ofansı o kadar verimsiz. Maçta her zamanki gibi terinin son damlasına kadar savaştı.
Sivok:  Takım için en az Matteo kadar değerli bir oyuncu. Soğukkanlı, akıllı, güçlü, hırslı, disiplinli. Tandem oyuncusu için daha ne isteriz?
Ferrari: Her seyrettiğimde Uğur Ayduran'ın WK'da yazdığı yorum aklıma geliyor: "Ferrari'yi seyrederken ağlayacaksınız." TSL'nin bölgesindeaçık ara en iyi performansa sahip oyuncusu. Mükemmel.
İbrahim Üzülmez: Oh yeah!!! Biri sağ ayakla olmak üzere 2 asist. Olağanüstü bir performans. Rakibin güçlü kanadı maç sonunda paralize olmuştu. Bu maçta tribünleri en çok costuran adam... Aceto'nun yorumunu aynen taşımak isterim: "İçine Evra kaçmış adam!" :) Kim demiş fener .üzülmez, di mi Kaptan? Maç sırasında fark etmedim ama Gökhan Gönül'e yaptığı hareket penaltıydı.
Fink: Bu maçta takımın en ağır yükünü tek başına çekti. Alex gibi kalburüstü bir oyuncuyu pasifize etti, etmek ne kelime Alex devre olduğunda bir daha maça nasıl çıkmak istedi şaşırdım çünkü Fink başta olmak üzere Ernst ve Ekrem rakibin orta sahasını çimlere gömdü. Attığı gol anlatılmaz seyredilir, buradan buyrun! Bu golün neredeyse aynısı geçtiğimiz sezon Sivasspor'a Yusuf'un ortası ile Tello atmıştı.
Ernst: Lider bir oyuncu nasıl olur? Disiplin nedir? Karşındaki çirkeflerle nasıl mücadele edilir? Sorun söylesin. İzleyin görün! Fink'in golünde rakip defansa dalıp o koridora Fink'in girerek gol atmasını sağladı.
Bobo: Bir Bobo klasiği. Dar alana sıkıştırdı. Lugano çaresiz, Volkan çaresiz, fener çaresiz, Daum çaresiz... İkinci yarı takımı sürekli ileri taşıdı. Çok mücadele etti, ödülünü aldı, fazlasını verdi...
Yusuf: Vasat üzeri bir oyun oynadı, pres yaptı, oyunu açtı. Akıllı bir oyuncu olduğunu yine gösterdi.
Serdar Özkan: Çok çalıştı ama nafile!!! Çalışkanlığı sempatik gelse de verimsizliğini antipatikti. Ne kadar daha bekleyeceğiz patlamasını?
Nobre: İkinci yarı oyuna girdi. Komik !!! Yine direğe nişanlanan bomboş bir top. Pozisyon ofsayttı ama onu bile direğe nişanlamasına güldük sadece!
Tello: İkinci yarı oyuna girdi. Bobo'nun golüne asist yaptı. Formda olduğunda tehlikeli. Daha iyisini gördük Tello'dan...
Uğur İnceman: Golünü attı, attığının aynısını kaçırdı, o kadar ...


Mustafa Hoca iyi bir kadro, ölümcül bir ortasaha ve iyi bir taktikle rakibini ekarte etti. Üstelik çok da zorlandı diyemeyiz. İkinci yarı itibariyle Beşiktaş maçı istediğini gösterdi ve istediğini aldı.

Rakip takımın 2 oyuncusundan bahsetmek istiyorum:

Mehmet Topuz: Böyle mi olacaktı Mehmet? İnönü senin evin olabilirdi. Dün ki gibi mahzun olmazdın yeşik sahada. Beşiktaş'ın sana ihtiyacı vardı, senin de Beşiktaş'a ... Sağlık olsun! Tribünler pek iplemedi seni... Denyo Colin tüm enerjiyi alıyordu zaten...

Emre Belözoğlu: Biraz cincon biraz fener al sana emre. Rakibi bıraktı kendi takım arkadaşının üzerine yürüdü. Yuh kere yuh! Maçın henüz 2. dakikasında kavga etmeye hazırdı zaten. Senin Türk Futbolu'na vereceğin hiçbir şey yok emre. Gölge etme terbiyesiz insan!

An itibari ile Beşiktaş şampiyonluğa adaydır. Üstelik son şampiyon olarak avantajları da olacaktır bu maratonda. Buna karşın futbol, yönetim ve taraftar olarak bir arınma yaşamamız gerekiyor. Ligin ikinci yarısı kongre ile birlikte Beşiktaş için çok farklı durumlara gebedir. Batabilir, çıkabilir... Hayırlısı neyse o olur umarım! Şu var ki takım böyle oynasın taraftar canını verir!


Cuma, Kasım 20, 2009

Haydi Maça Gidiyoruz !



Mabedin tam orta yerinde
Büyük bir yüzsüz var
Şeref tribününde
Temizlik bize sökmez ulan
Dönmeyiz bu aşktan
Gidecek bu başkan











Salı, Kasım 17, 2009

kurabiye aşkına....


Terbiyesizleşmek istemiyorum ama direkman öyle yapıyorum:

KUURRAAAABİİYYYEEEAAAHHHFFEEENNNEEEAARR!!!



PS. Resim http://banapastayap.blogspot.com/ sitesinden araktır, sahibinden af diliyorum. Bu arada yer gök kurabiyefener diye inlerken bu kurabiyeleri yapmak ne derece bir pazarlama başarısı bilemiyorum :)

Geleceğin Ali Eren'i!


A2 Liginde bugün oynanan Beşiktaş - FB derbisini Haber1903'den takip ettim, sonra fotoğraflar da yüklendi siteye ve karşınızda Ali Eren Jr.

A2 takımımızda 6 numaralı forması ile orta saha oynayan 93 doğumlu Cumali Bişi -kızmasın ama- aynen Ali Eren Beşerler'e benzemiyor mu? Cumali'nin bugün oynanan maçtan diğer fotoları da burada...

Kimler Geldi Kimler Geçti


Beşiktaş'tan...
Aklım erdiği zamanlardan beri başkan olarak Seba-Bilgili ve Demirören'i bilirim.
Gordon, Daum, Tigana, Lucescu, Rıza, Scala, Ertugrul simdi de Mustafa Hoca
Metin-Ali-Feyyaz'lı kadro ile ne maçlar kazandık. Kuntz geldi, Sergen geldi. Rıza hep büyük kaptanımız kaldı.

Herkes zamanı geldiğinde Beşiktaş bayrağını aldı ve bir ileriye taşımaya çalıştı. Mabedde, semtde sadece iyi olanlar. Karşılıksız Beşiktaş'ı sevenlerin ismi sürekli yankılandı. Kimilerinin ise arkasından sürekli kötü konuşuldu...

Fakat siz ve yönetiminiz asla iyi hatırlanmayacaksınız bu klupte. Koltuk hırsı ve de kaybetme olasılığınızın belirmesi ile iyicene kontrolden cıktınız.

Simdi de sıra maçlara kimlik ile girmeye mi geldi başkan? Kendi evimize, yurdumuza. 35 bin kişi stada nasıl girecek başkan. Kaç tane turnike var statda bimiyormusunuz siz?? Nedir amacınız söyleyin sayın başkan?

Tarihte siz de yerinizi aldınız başkan bu yaptıklarınızla. Unutulmayacak bu yaptıklarınız semtde. Lütfen istifa, gölge etmeyin artık...

Rekabet Nedir?


Rekabet, 17 Nisan 2005'te Pancu kaleye geçip de Koray 90'da koyunca 3-4 skor neticesiyle biten şeydir. Yeniden başlaması için benzer bir performansın tekrarı gerekir.

Temel şeyleri unutmayalım...

Ankara'da Neler Oluyor...


Ankaragücünü zerre kadar sevmem. 2 sebebi var bunun...
Bir tanesi 12 Eylül darbesinden sonra, askeri yönetimin aldığı karar ile 1. lige geri dönmüştür. Ve de futbolumuza siyasetin yoğun anlamda bulaştığı bir andır ülkemizde. Diğeri ise, meşhur 92-93 sezonunda oynanan buram buram şike kokan maçtır. Bize bir şampiyonluğa malolmuştur ama GS ve Ankaragücü'nün tarihlerine kara birer leke olarak düşmüştür.

Mevzumuza geri dönüp lafları sakız etmez isek; her ne kadar bu camiayı günahım kadar sevmesem de son bir hafta içerisinde yaşadıkları ancak bizim gibi bir ülkede yaşanırdı. Sözleşmeli bir hocan var. Sözleşmeli futbolcularınız var otellerde kalan. Şimdi nasıl bir yönetim anlayışı futbolcularına telefon açarak antreman saatini değiştirtir? Ya da otelde kalan bir oyuncusunun kapı önüne konulmasına sebep olur?

Bu nasıl bir zihniyet ya da yönetim biçimidir? Birisi bana bunu açıklasın lütfen. Koskoca camia, bir kendini bilmez ailenin elinde oyuncak olmuyor mu sizce? Klüp başkanlığı bir hobi midir? Yoksa ego tatmin merkezi midir?

Elinizin altında koskoca başkent var. Yıllardır oyuncak ettiniz, cumhuriyetimizin başkentini. Şimdi sıra da futbola mı geldi babalı oğullu??

Alın pılınızı pırtızını, gidin bir ada satın alın okyanus civarında. Kendi ülkenizi, liginizi kurun. Takılın işte. Buralara çamur sıçratmayın, güneşimizi kapatmayın...

Anten Dünyası!


... ve böyle buyurdu Meriç T.: "Dünya yüzünde ne kadar başarılı olan bir Türk varsa, ne kadar isminden söz ettiren bir Türk varsa, onun gönül verdiği takım mutlaka Fenerbahçe'dir.."

Not: Yukarıdaki resim Meriç T. değildir.

Pazartesi, Kasım 16, 2009

Yavuz Hırsız Ev Sahibini Bastırdı!


Memleket spor komünitesi iyice komik hal almaya başladı. Dün akşam üzeri oynanan TBL Derbisi (GSCC-FBÜ) yine çapulculuğun, rezaletin, vandallığın basketbol sahasına yansımış haliydi. Maç esnasını bir kenara bırakıyorum... Ancak maç sonunda GSCC yöneticileri, FBÜ yöneticileri ve taraftar grupları s.çtıklarını bir de sıvamaya kalktılar. 

Özellikle halk arasında angut.com tabir edilen antu.com giriş görseli tartışma yaratacak cinsten. GSCC taraftarlarına mesajları kısa ve net: Hayvan Sürüsü ... Antu.com editorleri geçtiğimiz yıl oynanan FBÜ-Efes Pilsen final serisinde asıl hayvan sürüsünü görmüştür (görmeyenler buraya baksın), görmedilerse son oynana dünya derbisi El-Sikko'yu bir daha izlesinler, hakemin kafasını yaranlara baksınlar. Tam da başlıkta ki atasözü gerçekleşti.


Yukarıda ki sarışın fenerli GSCC tribünlerine fantezilerinden bahsediyor ve olaylar sporculara fiziksel temasa kadar varıyor.

İşin komik tarafı FBÜ yöneticisi can güvenlikleri sağlanmadıkları sürece maça devam etmeyeceklerini bunun da bir ilk olduğunun beyanatını öğünerek verirken, GSÜ yöneticisi olayların çok da önemsenmemesi gerektiğini, geçtiğimiz yıl FBÜ maçında çok daha fazlasının yaşandığından dem vuruyor.

Yine aynı hikaye...Kimse şapkayı önüne koymuyor, dev rekabet, dünya derbisi birden el-sikko oluveriyor. Sonra da kızıyorlar nasıl el-sikko dermişiz... Sorarım size sizin aranızdaki rekabet el-sikko değilse nedir?

Konuyu toparlamak gerekirse b.kun olduğu yerden sinek eksik olmuyor. Bu 2 güzide kulübün çapsız yöneticilerinin, vandal taraftartarlarının, her maç çıkan olayların, kindarlığın, Türk Sporu'nun üzerine karabasan gibi çökmüş lobilerinin, yayıncı kuruluşlarının ve yandaş medyalarının eseri olan bu pisliği temizlemeleri gerekiyor. Hem de bir an önce ...

Ha Beşiktaş mı dediniz? O da kendi pisliğini temizleme derdinde...

Pazar, Kasım 15, 2009

Beyazın Kirlenmesi


İnsanın söylemleri ile eylemleri kesişmelidir. Yoksa ne yaptıklarına inanılır ne de söylediklerine...
Diyorsuniz ki, stadta küfürü bitireceğim. Bedava bileti bitireceğim. Rant çetelerini dağıtacağım. Temizlik yapacağım. İdeal tribün ortamını sağlayacağım.

İnsanları gözaltına alıyorsunuz, maça girmeme cezası veriyorsunuz, para cezası kesiyorsunuz. Bir de söylemlerinizde diyorsunuz ki, bu temizliktir. Tribünde devrimdir.

Ama adama sormazlar mı? Şampiyonluktan sonra siz çarşı grubu ile balo vermediniz mi? Çarşıdan esinlenen tişörtler kartal yuvalarında satılmadı mı? Bulunduğunuz her ortamda kolkola gezmediniz mi?

Peki ne oldu da şimdi bu harekat başladı sayın başkan??? Acaba kongre telaşımı başladı sayın başkan yoksa tibünlerin geç kalmış protestoları mı canınızı sıktı sayın başkan? Yoksa çarşı grubunun yerini alabilecek başka bir grup mu buldunuz? Yoksa bulduğunuz bu grup Denizlispor maçında Beşiktaşlılara saldıran grup mu idi başkan?

Bu soruların cevabını veremiyorsanız oturduğunuz koltuğu terkedin lütfen. Yeterince beyazımızı kirlettiniz. İstifa bir erdemdir sayın başkan...

Top Gear !



James May, Ken Block'un kullandığı Subaru'ya konuk...

Perşembe, Kasım 12, 2009

Hep Böyle Dur!


Başkan Yıldırım Demirören, başkan adayı Murat Aksu, kurumsal sosyal sorumluluk ödülü sahibi Beşiktaş...

Taraftar olarak ben bu fotoğrafı, bu fotoğrafın anlattıklarını kendime ve renklerine bağlı olduğum kulübe yakıştırıyorum. Bu ve benzeri fotoğrafları sürekli görmek istiyorum. Aslına bakarsanız çok da fazla birşey istemiyorum. Önce kaybettiğimiz 'duruşu' kazanalım camia olarak, sonra seçim ve kupa kazanalım. Önce altyapıdan gelen çocukları kazanalım, sonra CL'den para ... Önce Beşiktaş kazansın, sonra fotoğraftakiler kazanabilir...

'Kaybetmek' eyleminin azı ya da çoğu olduğuna inanmıyorum. Kaybedersen kaybedersin, ne kaybettiğinin ne önemi var? Bir istisnası var: Beşiktaşlılık... Önce kaybettiğimiz 'değerleri' kazanalım, sonra gerisi gelir... Biliyoruz! İnanıyoruz!

Haber: NTV

Çarşamba, Kasım 11, 2009

Erken Havaya Girmek !


bir manitam olsa
saçları sarı olsa
fenerbahçeli olsa
bi k.ysam kartal olsa



UNUTULMAZ !!!

Futboldan Para Kazanmak


Şimdi blogumuz var ya, yazıyoruz çiziyoruz avrupa ve dünya futbolunu takip etmeye çalışıyoruz. Peki bu işten para kazanmak için iddiadan oynuyor muyuz?
Tabiki oynuyoruz ama kazanıyormuyuz tabiki hayır. Lakin seviniyoruz çünkü devlet kurumlarına bağış yapyoruz:))
Ahan da kupa maçlarımı için yaptığım kupon nasıl olsa tutmaz:))
Herkesin şansı bol olsun

542Espanyol - Getafe1/X14.0..-../..-..Başlamadı. 11/11/2009 Çar, 21:00
544Southampton - Charlton1/X14.0..-../..-..Başlamadı. 11/11/2009 Çar, 21:45
546Athletic Bilbao - Vallecano1/X15.0..-../..-..Başlamadı. 11/11/2009 Çar, 22:00
548Mallorca - Valladolid1/X14.0..-../..-..Başlamadı. 11/11/2009 Çar, 22:00
550Santander - Salamanca1/X14.0..-../..-..Başlamadı. 11/11/2009 Çar, 22:00

Alex Sanchez: Engel Tanımaz!


Real Zaragoza reserv takımında 10 maçta 12 gol atınca A Takıma davet edilen, son olarak geçtiğimiz hafta RZ - Valencia maçında oyuna sonradan giren ve La Liga'da siftah yapan Alex Sanchez'in sağ eli doğuştan yok. 20 yaşındaki Alex Sanchez hem La Liga'da hem de Avrupa Futbolunda bilinen tek tek elli oyuncu.


bleacherreport.com'dan okuduğum habere yapılan bir yorum da ise Alex Sanchez dışında bilinen bir başka tek elli oyuncudan bahsediliyor. Héctor Castro 1930 Dünya Kupası'nda Uruguay Milli Takımı'nı Dünya Şampiyonu yapan maçta 1 de gol atmış.

Salı, Kasım 10, 2009

Cumhuriyetin Takımı



Birileri gelip de bugün ben bu ülkenin en büyük takımıyım, ya da cumhuriyet sıfatını kendine layık görüyorsa, demek ki geçmişinde de buna uygun olarak davranmıştır diye düşünür değil mi insanlar?

Peki bu olaylar gerçekten bu şekilde mi gelişmiş? Mesela bu klübün başkanlarından birisi Atatürk'e suikast suçundan idam edilmiş olabilir mi???

Ya da kurtuluş savaşı sırasında askere çağrılan futbolcuları askerden kaçmak için hastayım derlerse ve de devamında işgal kuvvetleri ile maçlar yaparsa ellerinde ingiliz, fransız, amerikan bayrakları ile dolaşırlarsa. Devamında İstanbul milletvekili seçilip milletvekilliği asker kaçağı olduğu için düşürülürse. Bu takım Atatürk'ün takımı mıdır?

Herkes herşeyi yazıyor. İnanılmaz bir bilgi yozlaşması var maalesef. Kulaktan dolma bilgilerle insanları kandırıyorlar bilinçli olarak.

Üşenmeyelim, okuyalım öğrenelim. Bu ülkenin hangi şartlarda kurulduğunu içeride ve dışarıda kimlerle mücadele ettiğimizi unutmayalım. Tarihteki yerimizi bilelim...


10 Kasım


Stalin ona faşist dedi...

Hitler ve Mussolini kominist olarak gördü, bazıları diktatör

Halkı ise ATATÜRK dedi...

Pazartesi, Kasım 09, 2009

Sistem mi Oyuncular mı



Almış bir sistem tartışması yürümüş gidiyor. En iyi taktik 4-4-2 dir hayır hayır tek önliberolu 3 lü hücüm hattı iyidir.
Dörtlü savunma hattı mı üçlü savunma hattı mıdır?

Fubol bir matematik denklemi değildir ve de en önemlisi başarı garantili bir sistem yoktur. Kimi zaman en modern sistemi oynayan takım sahada perişan olur gider kimi zaman ise nuh nebiden kalan sistem ile oynayan kazanır.

Sonucu belirleyen en önemli şey sizi kadro kaliteniz ve ekibinizin birbiri ile kimyasının uyuşmasıdır. Şöyle ki, güncel örnek vermek gerekirse; Fabian Ernst üst düzey futbolcudur. Bu adamı, orta sahanın neresine koyarsanız koyun bu adam iyi oynayacaktır. Sag iç, sol iç, ön libero ofansif orta saha. O hattaki her bölgede bu adam başarı ile oynar.

Sebebi ise çok basittir, adam altyapı eğitimini tam almış. Futbol topu ile kavga etmez arası iyidir. Ya da yine Beşiktaştan Ferrari'yi örnek alalım. Adam italyan liginin tozunu yutmuş. Sırım gibi oyuncu. Altyapısı süper. Bu adam geri dörtlünün her yerinde oynar.

Peki bizler ne yapıyoruz altyapıda oyuncu yetiştirirken? Abicim, sen sol beksin. Başka da birsey oynayamazsın. Ya da sen süper çalım atıyorsun 10 numarasın. Yapmayın bunları lütfen yaş gruplarında. Bırakın oyuncular ana bölgelerinin her yerinde oynayabilsinler. Kaliteli stoper iken sag beke geçince çuvallamasın, eli ayağına karışmasın.

Sözün özü; sistemler taktiksel değişiklikler bana göre işin ufak parçasıdır. Elinizde iyi oyuncu var ise, her şekilde başarılı olursunuz. Elinizde vasat oyuncularınız var ise, hangi sistemle oynarsanız oynayın, ulaşabileceğiniz başarı kısıtlıdır. İyi oyuncu yetiştirin ya da iyi oyuncu transfer edin. Taktik ve diziliş değil!!!

Pazar, Kasım 08, 2009

Spor Basını


Diye kendini tanıtan insanlar. Kendilerine gazeteci sıfatını layık görenler. Lafa geldi mi mangalda kül bırakmazsınız; basın özgürlüğüdür, basına basmayın, basına küfretmeyin. Bizler bu toplumun can damarıyız vb...

Ulan size ne söylesek azdır be. Zamanında kocaman pankart yaptırmıştık hala akıllanmadınız değil mi?! 30 kupona .öt veren basın, bunu da basın diye. Bakıyoruz ayarı anlamamışsınız. Ya da geçenlerde Mustafa Hoca hepinize karga demedi mi?

Düşün ulan yakamızdan. Beşiktaş maç kazanmış bastığınız fotograf ve yaptığınız haberin yorumuna bakın. Beşitaş'ta skandal sevinç?!!

Hadi bakalım uzayın. Gazetelerinizi almıyoruz, okumuyoruz işte bu yüzden!!!

Tuncay Şanlı Nereye?



Tuncay Şanlı formasını giydiği Stoke City takımının Hull City ile yaptığı maçta 80 nci dakikada oyuna girdi ve 87 nci dakikada oyundan alındı. Bir sakatlığı yoktu ancak takımı 10 kişi kalmıştı. Teknik direktörün ilk tercihi maalesef Tuncay oldu. Bu değişiklikten 5 dakika sonra Hull City golünü yazdı ve Stoke maçı 2-1 kaybetti.

Sadece Şampiyonlar Hatırlanır...


Bakmayın Fenerli Galatasaraylı medyanın atıp tutmasına. İyi futbol dilenmesine. Yok Beşiktaş'ın şansı imiş. Yok Hakan Arıkan'ın oyunu yok söyle yok böyle. Aldı onları bir telaş inceden. Güya acık ara şampiyon olacaklardı. 200 gol atıp Avrupa'dan 8'er kupa ile döneceklerdi vesaire vesaire

Herkesin ayağı yere bassın. Esas rakiplerimiz Türkiye'dedir. Türkiye'deki futbol düzeni, kısa vadede asla Avrupa'da devamlı başarı getiremez. Çünkü, Avrupa'nın üst düzey liglerinin hepsinin ilk 10 sırasındaki takımlar ile bütün takımlarımız arasında makas cok uzak.

Dün bir kere daha şahit olduk ki, bu takımın savunması ve orta sahası çok güçlüdür. Biraz forvetlerimizin silkinmesi ile ve de devre arasında bir tane kaliteli golcü alınırsa biz yine şampiyon oluruz. Ve de CL'de yerimizi alırız...

Fenerliler Galatasaraylılar ÖCÜÜÜÜ geliyoruz...

Cumartesi, Kasım 07, 2009

Kısa Sert Acısız


Ne maç oldu ama ya...
Son yıllarda izlediğim en ilginç maçlardan biri oldu. 90 dk boyunca Trabzonspor her türlü hücüm varyasyonunu denedi. Bunun karşısında savunmamız ve Hakan Arıkan da her türlü kalecilik reflekslerini gösterdi. Karşı karşıya, uzaktan şut, yan top...Muazzamdın Hakan ellerine yüreklerine sağlık kardeşim. Seni çok ıslıklıyor İnönü'de söylemediklerini bırakmıyorlar ama geldiğinden beri hep kritik maçlarda görev aldın ve de 2 tanesi hariç hepsinden alnının akıyla çıktın...

Maçta öne çıkan oyuncuları teker teker yazmaya gerek yok. 14 kişi koştu savaştı ve de CL maçından sonraki travmayı atlattılar. Burada hafta içerisinde yazmıştım, biz bu Trabzonu yener geliriz diye, ne mutluki dediğimiz çıktı. Cok da vıdı vıdı edenlere aldırmamak lazım. 3 puan lazım idi aldık geldik. Nokta.
Maçların sonucunu, futbol topu ile arası iyi olan oyuncular belirler. Nokta. İsmail Köybaşı, oyunda zihinsel olarak dalmamayı ögrenirse, önümüzdeki 10 sene boyunca bu ligi domine eder. Nokta. Takımın yerli oyuncularından en azından 2 tanesinin kalite seviyesini Ferrari-Fabian-Sivok seviyesine getirmemiz lazım...

Ha bir de, Gökhan Ünal ve Umut. İyi niyetli oyuncular. Koşarlar basarlar ama 2si de golcü içgüdüsüne sahip değiller. Bu iki forvet ile Trabzon boşuna uğraşıyor şampiyonluk için...

Cuma, Kasım 06, 2009

Kıt Zekalılar


(canpoyraz.blogspot.com)

Dün akşam, tvda galaksi takımı fenevbahceyi izliyorum. Tribünlerde bir tezahürat: Orası Beşiktaş diye...

Ulan yetenek yoksunları, madem bizimle dalga geçeceksiniz makara yapacaksınız, bari bizim bestemizle yapmayın bunu.

Ha diyin ki, biz yeteneksiziz ama şahane kopya çekeriz. Eywallah diyorum o zaman yapın.

Galiba bu da bir tarz meselesi. Ne de olsa büyük besteniz 100. yıl marşınız var değil mi sizin?!?! Size özel yazılmış bestesi sözleri falan var ...

Hadi canım dağılın ve de yeni bestelerimizi ögrenin uyarlayın.

Bakın mesela 20 yıldır söylediğimiz gündoğdu marşı vardır. Alın çevirin sözlerini yeni beste diye çıkın...

Lige Dönmek


Ağzımızın tadı yok. Camia olarak cok keyifsisiz. Son maçlarda yaşanan olaylar, klübün kongre sürecinde olması kavgalar gürültüler küfürler. Futboldan ve sonuçlardan keyif almamızı engelledi.

Haftasonu Trabzon macımız var. Zor deplasman, denizi gibi dalgalı ve hırçın futbol oynamaya çalışan bir ekibe ve de sert seyirciye karşı oynayacağız. Bir sürü eksik de var. Toraman, Rüştü, Nihat ve Tello oynamayacakları kesinleşti. Fabian ise şüpheli.

Maç ne olur diye sorarsanız? Kağıt üzerinde Trabzon. Eksikleri cok fazla değil. Bize göre cok daha sakin bir hafta geçiriyorlar. Ama maç sahada kazanılır ve ben Beşiktaş'ımızın bu maçı alacağına inanıyorum. CL macından sonra, Mustafa Denizli ve ekipten hiç ses çıkmadı. Fırtına öncesi sessizlik diye yorumluyorum. Çok fazla futbol şanssızlığı yaşamak isek; alır geliriz bu maçı oradan biz ve Fener maçı için pusuya yatarız İnönü'de...

Perşembe, Kasım 05, 2009

Gençler Nijerya'da

Championship Manager hastalığına genç yaşta tutulmuş, hala tedavi olamamış, hatta tedaviyi reddetmiş bir bünyeyim. Malum CM'de en büyük keyiflerden birisi gençleri mümkünse 16 yaşındayken klübünden çalıp altyapı takımlarında yetiştirmek. Cepte milyar dolar olsa da gidip 18 yaşındaki bi veledi koyacaksın orta sahaya, yoksa tad vermez.

Öbür taraftan BJK taraftarının altyapıdan yetişen, gençken umut veren oyunculara sempatisi sonsuzdur. Örneğin geçen sene neredeyse kombine almıyordum, bir hazırlık maçında Ertuğrul Sağlam 15-16 yaşında şu anda adını bile hatırlamadığım bir çocuğu oynattı, o da şık bir gol attı, ben de gaza gelip ertesi gün aldım kombinemi, iyi ki almışım, Allah o çocuktan razı olsun, vurduğunu gol yapsın :)

Yani gençleri izlemek, izlemesek de takip etmek bir keyif bizim için. Geçenlerde Mısır'da FIFA U20 turnuvası yapıldı, pek iyi takip edemedik ama Gana keyifli bir final maçı ile Brezilya'yı geçip kupayı kaldırdı. Norveç 2. liginde oynayan bi sürü adamları vardı, gidip kulaklarından tutup bizim 2. lige (adı 1. kendi 2. olan lig yani) getirmek ne kadar zordur merak ediyorum.

Neyse lafı çok uzattım, toparlayım. Şimdi de Nijerya'da FIFA U17 turnuvası var. Türkiye U20'de yoktu ama U17'de çeyrek finale kadar yükseldik.

Abdullah Ercan'ın teknik direktörlüğündeki kadroda şu oyuncular var:

Orhan GÜLLE, Furkan ŞEKER, Sercan HACIOĞLU, Sezer ÖZMEN (Beşiktaş A.Ş.), Okan ALKAN, Onur KARAKABAK, Gökay İRAVUL (Fenerbahçe), Muhammet DEMİR (Bursaspor), Berkin Kamil ARSLAN (Galatasaray A.Ş.), Hasan Ahmet SARI (Trabzonspor A.Ş.), Oğulcan GÖKCE, Süleyman ÖZDAMAR (Altay), Ömer Ali ŞAHİNER (Konya Şekerspor), Ömer KAHVECİ (Adana Demirspor), Ensar Enes BAYKAN (A.Bielefeld), Nurettin KAYAOĞLU, Ufuk ÖZBEK (FC Schalke 04), Gökay IŞITAN (Hamburger SV), Kamil Ahmet ÇÖREKÇİ (Millvall FC), Engin BEKDEMİR (Porto), Deniz MEHMET (West Ham United).

Şimdiye kadarki maçlar:

Türkiye:1 - Burkina Faso:0
Türkiye:4 - Kosta Rika:1
Türkiye:1 - Yeni Zelanda:1
Türkiye:2 - BAE:0 (2. tur eleme)


8 Kasım Pazar TSİ 17:00'da Kolombiya ile karşılaşacağız, çeyrek final maçı. Anladığım kadarı ile TRT 20.30'da banttan verecek maçı, vakit geldiğinde göz ucuyla da olsa bakmak iyi olabilir. Tabii lig maçı olursa onu seyrederiz biz, değil mi?

Çarşamba, Kasım 04, 2009

Koy Trabzona... Koy Kanaryaya ...

Büyük umutlarla gittiğimiz Wolfburg maçından büyük bir hüsranla ayrıldık...

Bu maç gecesini; yağan uğursuz yağmur, yürüyerek oynamaya çalışan futbolcular, maç içinde ivme kazanan takımın potansiyeli en yüksek oyuncusunu oyundan alarak hüsrana davetiye çıkaran hocası, maçı çok etkilemese de çapsız hakemi nedeni ile unutmayacağım.

Ama beni utandıran ve hemen unutmak istediğim unsur tribünlerdi... Aslında maça iyi başladık tribün olarak, takıma destek tamdı, rakibi boğuyorduk ama sadece 7 dk sürdü. Wolfsburg hemen dengeyi sağladı ve takımın basiretsizliği tribünlere sıçradı. Tam tersi olmalıydı aslında, tribün takımı itmeliydi. Ama tribün sahada en ufak bir kıvılcım göremediği için olsa gerek konsantre değildi. Sonra da saçmalamaya başladı...

"Yeter YD" tezahuratı ile yeterince dikkat çekildiğini düşünüyorum. Ama haklıyken haksız duruma düşmek de buna denir sanırım: Beşiktaş başkanına .iktir çekmek ya da şerefsiz demek biz tribününlerin haddi değildir. "Yeter" de sabaha kadar ya da fenere başkan olması için akıl ver, kimse laf etmez... Vandallık bununla kaldi mi? Hayır !!!

İnönü de bir çok kere rakip takım alkışlanmıştır. Ama ilk defa rakip takım adına tempo tutulduğunu gördüm. Üstelik bunu yapan ÇBF olarak bizlerin de kombine sahibi olduğu Kapalı Tribün!!! Hatta Wolfsburg'lu oyuncular tribünlere formalarını attılarki Thulandra burada yazdı! Sonra da formayı alan arkadaşlar bir de dayak yeme olayına maruz kaldılar. Ne yaman bir çelişki???
Beşiktaş 2nci golü yediğinde tribünler hep bir ağızdan Koy Trabzon'a Koy Kanaryaya diye bağırıyordu. Haklılardı ... Bu takım ancak ve ancak onlara koyabilirdi.

Kısaca Beşiktaş'a CL bir boy büyük geldi.

Keser Döner Sap Döner Gün Olur Devran Döner

Zamanında efsane başkan için tribünlerin nasıl örgütlendiğini hatırlıyoruz hepimiz değil mi? Söylenilmeyen kalmamıştı hakkında...

Devamında peki neler oldu? Hatırladık mi tribünlerin neler yaptığını??!! Nasıl manipüle edilmişti tüm stad ?


Ee ne demişler, kılıçla yaşayan kılıçla ölür. Ya da besle kargayı oysun gözünü...


Duruşunu Kaybetmek




Maç kazanılır maç kaybedilir. Bu ne kaybedeceğimiz son maçtır ne de Avrupa'da ya da ligde son havlu atışımız olur. Önemli olan, sevdiğin takımın taraftarı olarak, üzerinde forma ile stada gitmek ve orada galibiyet sevincini-yenilginin hüznünü adam gibi yaşamaktır..

Dün maç sırasında, futolcularımız ıslıklandı, başkana küfür edildi, kendi oyuncuna pet şişe su atıldı, çekirdek paketi atıldı. Ya bir durun ya neler oluyor. Olayı kör bulduğunu öpere getirmeyelim. Yönetime olan kızgınlık ile futbolculara-formaya tavır almayalım.

Bu olaylarda, bana göre en az suçlu olan taraf futbolculardır. Yetenekleri kısıtlı olan oyunculardan sizler C.Ronaldo ya da Messi gibi oynamasını bekleyemezsiniz. Uğur İnceman'a edilmeyen laf kalmadı. Uğur İnceman dediğimiz adam bize Manisa'dan gelmiş, iyi niyeti ve kapasitesi oranında oynayan bir adam. Takımın ilk 11 oyuncusu değil rotasyonun bir parçası. Ya da Ekrem Dağ; sahadaki var oluş sebebi tamamen çalışkanlığı ve hırsı. Bu sayede forma buluyor ve oynuyor.

Elimizdeki kadromuz bu maalesef. Ve bu kadro ligin şampiyonluk yarışında aktif oyunculardan biri olacak yine. Yarın bir gün İnönüde yensende yenilsende diye bağırsak kim inanır ki bütün bu olaylardan sonra.


Maçlar, kupalar kazanılır kaybedilir. Baki olan ise büyüklüğünü ve duruşunu kaybetmemek. 2000'den beri camia olarak yaşadığımız bu kötü dönüşümde katkıda olan herkesin allah cezasını versin...